il capitano
10 Ekim 2013 Perşembe
Allah Kerim Fatih Terim!
Sırf sen şöyle gül diye kazansın istiyorum Türkiye Milli Takımı. Öyle bir adamsın ki nefret ettiğimiz şeyleri destekliyoruz sen varsın diye. Buraları okumazsın ama yine de bil istedim hocam. Başkanı orospu çocuğu olan TFF başarılı sayılacaksa bile sen varsın diye destekleriz, başarılı olsun isteriz takımın. İçinde bir sürü pisliğin olduğu takımı sahipleniriz. Sen varsın diye Volkan denen göte bile "Aslanım" çekeriz, Caner gol atarsa seviniriz!
Ne çok konuşuyorlar hakkında, ne çok korkuyorlar adından. Hala utanmadan aldığın parayı konuşuyorlar, Galatasaray geleneklerine uygun davranmadığını iddia ediyorlar. Onlar bilmiyor ama öğrenecekler, tarihte çok örneği var. Yıllar sonra kimse onları hatırlamayacak ama seni unutturmaya ne güçleri yeter, ne paraları.
Hocam gülsün, Dünya gülsün!
3 Ekim 2013 Perşembe
Yeni Bir Sayfada Sana Bakmak!
Dünkü maça gelecek olursak ;
Riera tercihi beni biraz korkuttu ama Mancini formda oyunculardan ziyade kalitesini bildiği oyuncularla çıktı maça. Muhtemelen Taffarel, Engin oynasın demiştir ama Mancini bildiği adam Riera'yı denemiştir. Riera kondisyon sorunu olmasına rağmen 60 dakika iyi top oynadı. Dün gece Mancini için tek eleştiri noktası skor 0-1'ken Riera çıkıyorsa yerine Engin'in girmesi lazım. Amrabat'ı kendi mi tercih etti, yoksa önceki maçlarımızda Fatih Hoca'nın hep Amrabat'ı sokması mı onu cezbetti bilemem ama Engin girse hem ofansta hem defansta daha faydalı olurdu. Onun dışında 11'e kimse itiraz etmez sanırım.
Juventus takımı bir de hızlı futbol oynasa önlerinde kimse duramaz sanırım. Muazzam teknik, muazzam fizik. Mental ve hız sorunları var sadece. Chiellini-Bonucci-Barzagli defans üçlüsü canavar gibi gerçekten. Burak oynasaydı, bu adamların arasında öyle bir erirdi ki beni çıkarın diye yalvarırdı galiba. Chiellini özellikle. Ama Kassai dışında bir hakem olsa yaptığı faullerle oyunda çok kalamazdı, Kassai faul bile çalmadı. Vucinic'in çıkması bizden çok onlara yaradı. Quagliarella defansı en çok yoran isimdi. Ama Lichtsteiner'ın çıkması çok işimize geldi gerçekten. Adam tek başına hem Bruma'nın çıkışını engelledi, hem sürekli bindirme yaptı. Pirlo için söylenecek bir şey yok. Attığı ters topları dünyada başka atabilecek adam yok, Selçuk gibi tekniğim olsa her gün oturur Pirlo izlerdim kendimi geliştirmek için.
Maç için uzun uzun yazılacak bir şey yok. Takımda Sneijder, Amrabat, Eboue biraz da Bruma dışında kimseyi eleştiremeyiz. Herkes maksimumunu verdi. Sneijder eğer oynamak istiyorsa biraz kıpırdanacak yoksa kenarda Burak, Umut, Engin kendisinden forma almak için bekliyor.
Melo'ya ayrı parantez açmalıyız. Hem oyunu hem liderlik vasıflarıyla muazzam bir adam. Sözleşmeyi aldı yatar diyenleri utandırmaya devam ediyor. Kendisini Gökhan İnler'le kıyaslayanlar için diyecek bir şey yok, zaten artık sesleri çıkmıyordur. Musleramız, kedi canını yediğim.
Bruma son pası verseydi... Neyse can sıkmaya gerek yok. Galatasaray yeni sayfa açıyor, üzgünüz ama başka Galatasaray yok. Geçen hafta şikecilerden birine Olimpiyat'ta koyduk, dün birini salladık yıkamadık. Şimdi sırada her maçı alıp büyük şikeciye gözdağı verip, 11.hafta deplasmanda koymak var!
Fatih Hocamızı unutmadan takıma sahip çıkma günüdür artık.
1 Ekim 2013 Salı
Kimi Sevdiysek Gitti!
Galatasaray taraftarının en çok paylaştığı resimlerden biri. Evet kimi sevdiysek gitti. Gider, gitmek zorunda. Bizler amatör ruha sahibiz ama futbol değil. Bir oyuncuya 100 milyon euro verilen bir ortamda amatör ruha sahip çıkmak kolay değil. Evet bizler amatörüz Ünal Aysal profesyonel. Biz amatörler şimdi hocamız gitti, ruhumuz gitti diye kızıyoruz. Ben aynı tepkileri Elmander gidince de verdim, Kewell gidince de. Ama gitmek zorundalar. Onlar gitmezse Ünal Aysal gider.
Ünal Aysal'ın geçmişini, kariyerini vs. hepimiz kulaktan dolma da olsa biliyoruz. Adamın nerelerden nerelere geldiğini, hem Türkiye Cumhuriyeti'nden hem de Belçika Kraliyet Ailesi'nden Liyakat Nişanı aldığını falan hepimiz okuyoruz, biliyoruz. Ünal Aysal denen adam 70 küsür yıllık hayatında belki de ilk defa bu kadar açık hata yaptı. Hatayı hocayı göndermekle değil gönderiliş şekliyle yaptı. Koca Ünal Aysal, Rasim O. Kütahyalı denen şebekle işbirliği yapamaz, yapmamalı. Göndermesine lafım yok, mühür kimdeyse Süleyman odur. Ama bu şekilde değil. O da şu anda nasıl böyle basit bir hata yaptığını düşünüyordur.
Ben artık geleceğe bakmalıyız diyorum. Evet twitter'da yazdım ne 0-6, ne 1-6 bana hocanın bu şekilde gidişi kadar koymadı. Ama hepimizin bildiği, twitter'da dönen muhabbetlerde de konuştuğu şey aynı. Biz futbol oynamıyoruz. Adı futbol sadece. Sezonun başından beri oynadığımız tüm maçları tekrar izleyin. 5 tane organize atağımız yok. Şöyle defanstan güzel çıkıp verkaçlarla, ara paslarla girdiğimiz pozisyon yok. Drogba geldiğinden beri aynı şey. Sıkıştın mı, at Drogba'ya. Biz bunu Hakan Şükür'le yapıyorduk ya. 10 sene geçmiş, millet tiki taka yapıyor biz hala şişir Drogba'ya. Elalem neler yapıyor geyiğine girmeyecem de istemez misin yahu Sneijder-Selçuk-Drogba üçgen yapsın top çevirsin, biri Burak'a ara pas atsın şöyle gözlerimizin pası silinsin. Beyler kadromuz TSL'nin 3 gömlek üstünde. 2 tane şampiyonlar liginin MVP'si seçilmiş oyuncu var elimizde. Bruma diye bir herif var, peşinden at koşsa yakalayamaz. Selçuk var, Melo var, gol kralımız var. Musleramız var. İyidir kötüdür ama Real görmüş, Bayern görmüş Hamit var. Eboue var. Bu adamlarla hala kaos futbolu oynamamızı anlayamıyorum.
Yabancı sınırı var diyeceksiniz. Geçen sene yok muydu? Bu sene 6+0+4 bilinmiyor muydu? Görün işte yönetim-hoca el ele takır takır işleyen takıma çomak soktular. Alper-Ömer Toprak ikilisiyle taş gibi takım oluyorduk. İki taraf da ağzımıza sıçtı. Hocayı engellediler mi diyorsun? Çıksa konuşsa, çıkarıp masaya koysa kim diyebilir ki sen ne yapıyorsun ulan! Fatih Terim'sin sen. Galatasaraylı Fatih'tin, Galatasaray oldun. Senden yüksek kimse yoktu bu kulüpte. Çıkıp deseydin ki "Bu yönetim benim altımı oyuyor." biz başlarına yıkardık Arena'yı. Çık de ki ben Terry dedim bana bu Chedjou'yu aldılar, sikerim yapacağınız işi! De ki Alper'i bilerek almadılar. De ki ben Ömer'i ikna ettim, bunlar daha çok paraya Chedjou aldılar bana. Bak bakalım Ünal Aysal mı kalıyor Lütfü Arıboğan mı! Bu ülkede kimse kusura bakmasın ama bir Tayyip Erdoğan iki Fatih Terim. Bu adamlar mağduru oynayamaz. Tartıya çıksalar tartı taşaklarını tartamaz bunların. O yüzden şimdi hocam mağdur, hocam üzgün demesin kimse. Aziz Yıldırım istifa etti, kaç yüzbin kişi yürüdü ardından. Fatih Terim çıksa bunları konuşsa milyonlar yürürdü peşinden. Ya bize inanmadı sustu hoca, ya da kendi egosu yüzünden takımı yaktı. Eğer bize inanmadıysan bize yazıklar olsun, eğer egona yenik düştüysen canın sağolsun Hocam. Sana yazıklar olsun dersem çarpılırım, hakkın çok bizde.
Şimdi Roberto Mancini geldi. Başladı şimdiden birileri "EleMancini" falan diye altını oymaya. Eyvallah biz de üzgünüz hocamız gitti diye ama gelen de Galatasaray'ın hocası. Tek isteğim bir sistem oturtması. Umarım bize benzetmeyiz bu adamı da. Hiç unutmam Rijkaard varken Denizli'ye karşı geriye düştük. Skibbe sayesinde sistemsizliğe alışan Servet ileriye gideyim mi diye işaret yaptı Rijkaard'a. Rijkaard'ın bir bakışı vardı, o an bütün kariyeri gözlerinin önünden aktı herhalde film şeridi gibi. Hayır gibi bir şey yaptı eliyle, Neeskens'e döndü gözlerini açarak bir şeyler anlattı falan. Sonra golü attık, 2.'yi kovalıyoruz. Servet sallamadı ileri çıktı. Bir pozisyonda Servet kafayı vurdu top üst direğe çarptı yükseldi falan kaçtı derken Süleymanou içeri almıştı sağolsun. Rijkaard o gole sevinemedi bile. Adam kariyerimin bittiği an falan diye düşündü galiba.
Umarım Mancini bunlara maruz kalmaz. 4-4-2 mi, 4-3-1-2 mi ne istiyorsa oynatsın ama izlerken ne olduğunu anlayalım. Hayırlısı olsun. Hocamızı asla unutmayalım ama Mancini'ye de paçavra muamelesi yapmayalım, başka Galatasaray yok.
"Hadi bana küstün. Ahmet'e Mehmet'e küstün, ulan Galatasaray'a nasıl küseceksin!"
Alpaslan DİKMEN
Not : 10 aydır ilk post. Biraz saçma ve daldan oldu galiba, zira saat 6. Hatamız kusurumuz varsa affola.
19 Kasım 2012 Pazartesi
Onun Bunun Çocukları
Kendinizi Fırat Aydınus'un yerine koyun. Ailesinin yerine koyun. Gazeteyi açıyorsunuz hakkınızda sizi tanımayan, görseniz selam vermeyeceğiniz adamlar ellerinde tek bir delil olmadan ithamlar yapıyorlar. Tetikçi diyorlar size utanmadan. Hani küfürsüz tabir etmek gerekirse şu başlığı atacak karakterde adamlara yüzüne tükürmem ben, tükürüğümün de şerefi var!
Fırat Aydınus ne yapmış? Şike yaptığına ya da bi yerlerden emir aldığına dair kanıt var mı elinizde? Aziz Yıldırım gibi, Şekip Mosturoğlu gibi hüküm mü giymiş? Caner'i haksız atmış. Yanlış mı? Sonuna kadar yanlış. Büyük hata. Ama insana mahsus değil midir hata yapmak. Fanatik'te şu başlığı atan orospu çocuğu Fırat Aydınus'un karşısına geçip bunları söyleyebilir mi? Ya da Fırat Hoca dava açsa ben attım o başlığı diyebilir mi?
Sadece Fanatik değil,bu infazları yapanların hepsi orospu çocuğudur! Fenerbahçeli yüzsüzlüğü diye de bir şey var lan. Senin başkanın, yöneticin ve hatta tercümanın şikeden hüküm giyecek sen hala utanmadan birilerine tetikçi diyebileceksin. Sizin derinin harbi eşşek derisiymiş amk. Aykut çıkıyor 3 Temmuz süreci diyor. Ulan senin boy boy tapelerin çıktı, her maç öncesi rakibin kadrosunu alıyormuşsun ya lan! Anelka'nın elinden sonra da aynı ağlamaları yapmıştın gerçi sen, seversin o işleri! 3 Temmuz sürecinde ceza vermişler. Ne cezası ulan, 9 puan geride bitirdiğin ligde final maçına çıktın sen mal adam! Bu mu lan ceza! Aklınıza sokayım sizin.
Son olarak Beyaz TV denen bir kanal var. Nerde bir pezevenk, bir iktidar yalakası göt var orada. Fırat Aydınus'un evine gittiler lan. Daha ne yapılabilir acaba? Karısıyla arası kötüymüş. Aidatlarını ödüyor mu diye sordular komşularına, kapıcısına! Sana ne be onun bunun çocuğu, sana ne! Sinan Engin denen eski Beşiktaşlı şimdinin Aziz yalakası ibne düdüğü assın diyor. Ulan sen değil miydin Çakıcı'dan emir alıp koca Beşiktaş'a maç sattıran adam! Şimdi adam mı oldun da düdük astıracan? Ercan Saatçi? Lan kayınpederin Özkök olmasa İzel-Çelik-Ercan grubunun yeteneksizi olarak ölüp gidecektin lan! Ama şaşırmıyorum bu memlekette baş olan götlerden bol bi şey yok, sen de gel baş ol bu memlekette. ROK'tan bahsetmeye gerek yok, bu iktidarla meşhur oldu inşallah bir an önce beraber yok olurlar hayatımızdan.
Ertem Şener. Beni şaşırtan tek adam. İşsizlik psikolojisini bozmuş galiba, bi daha işsiz kalmamak için nereyi yalayacağını bilemedi.Aziz'den başladı, tarafını seçti. Biz de bundan sonra ona göre davranırız!
Fırat Hocam. Umarım o düdüğü asmazsın, devam edersin. Daha çok büyük maçlar alacaksın, çok götü bir daha bir daha göt edeceksin! Biz de söveriz sayarız arada sana ama en azından diğerleri gibi sinsi değilsin!
19 Ekim 2012 Cuma
I love you Hocam!
Geçen senenin yırtıcı, savaşan, her an gol atacakmış gibi oynayan takımı nerde hoca? Hamit mi bozdu takımı? Amrabat? Burak? Umut? Kim bozduysa kesip atalım takım kangren olmasın hocam. Puan kayıplarına ya da mağlubiyetlere üzülmüyorum da bu takım niye oynamıyor hocam? Sana kızamıyoruz da üzme bizi be hocam. Akhisar maçı itibariyle top oynamayı bıraktık be hocam. Rüya takım sandık kendimizi galiba. Manchester maçında ben de methiyeler düzdüm takıma da götlerinin kalkacağını bilmiyordum, kalksa da sen indirirsin diyordum. Takım formsuz ama sen de formsuzsun galiba hocam. Şaşırtamıyorsun artık ne bizi ne rakibi. Aydın'ın gireceği dakikaları herkes biliyor artık mesela. Ya da geriye düştüğümüzde ilk ne yapacağını. Biz senin şak diye Emre'yle Semih'i Fenerbahçe'ye karşı oynattığını biliriz hocam.
Hocam takım oynamıyor. Melo dedik, formsuz dedik ama tek dert Melo değil galiba. Amrabat diye bi adam aldırdın büyük paralara. Bi bildiği vardır hocanın dedik. Tutmadı hocam, bu adam top oynamaya gelmemiş. Emre Çolak geri gidiyor. Semih partnerim kim olacak diye düşünmekten maça çıkamıyor. Muslera bile geri gidiyor. Hamit'e bi şey demiyoruz artık ama güzel konuşuyor, zaten bi tek konuşuyor. Eboue? Berbat yeterince anlatan bir kelime galiba. Selçuk'u Avcı'nın bitirmesine nasıl izin verdin mesela?
Hocam biz sana güveniyoruz, bir tek sana. Üzme bizi artık. Bazen yapacak bir şey yok deriz ama senin yapacağın bir şeyler illa ki vardır hocam. I love you Hocam!
18 Ekim 2012 Perşembe
Bir Alex Değil!
Selçuk İnan'ın uymadığı bir sistem zaten boktan bir sistemdir. Hiddink'i gönderip Abdullah Avcı'yı getirecek kadar futboldan anlamayan insanların yönettiği federasyon dünya kupasına gitse diğerlerine haksızlık olur zaten.
Barcelona'dan nefret ediyorum. Sayelerinde topla oynamanın iyi bir şey olduğunu sanar oldu bizim teknik direktörlerimiz. Hepsinin ağzında top bizde kalsın lafı.Lan top sende kalsın da eğer elinde Messi, Alexis, Pedro yoksa arkalarında onlara top atacak Xavi, İniesta, Fabregas yoksa, ileridekilerin açıklarını kapayıp köprü olacak Busquets, Pique yoksa, kanatlardan akacak Alveslerin, Jordi Albaların yoksa sabaha kadar top sende kalsın bir bok olmaz. Sen topla oynar durursun, ileri attıkların duvardan seker gibi geri gelir, o gelenlerin birini kaçırır golü yersin. Sonra yine sabaha kadar topla oyna. E biz Barcelona gördük, şiir gibi top oynuyorlar. Lan senin takımından Arda-Emre-Nuri çıkarsa mahalle takımından farkın kalmaz, görmüyor musun? Kim sikler Tunay'ı, Caner'i, Topal'ı, Mevlüt'ü ne bileyim Sercan'ı. Hamit Real Madrid'den gelmiş. E kardeş adam depar atamıyor. Macaristan sol açığını tutamıyor daha. Bir adam geçecek hali kalmamış. Nuri? 5 sakatın olmasa yine yedek. Selçuk? Sakat olmasa da yedek zaten, sisteme uymuyor.
Romanya maçında Caner niye 5 dakika bile oynamadı? Niye bunu kimse sormadı? Emre Çolak, Aydın kurtarıcı olarak oyuna giriyorsa koyayım öyle Türk Futboluna. Adem Büyük diye bir adam var Kasımpaşa'da. Aydın'dan kötü mü oynar? Ya da Hüseyin Kala? Olcan? Antep'ten Muhammed ya da Cenk, Mevlüt'ten kötü topçu mu?
Romanya ve Macaristan maçları öncesi 0 puan alır, eleniriz diye düşündüm. İddaa'da her iki maçta rakiplerimize oynadım. Bu boktan takımla oraya gitmeyelim zaten, rezil oluruz. Bırakın bizi orda da Alex temsil etsin. Koca Milli Takım bir Alex değil sonuçta! Doğru mu Rıdvan?
6 Ekim 2012 Cumartesi
Sen Var ya Sen!
*Takım formsuz ama daha kötüsü Fatih Hocam formsuz. Fatih Terim istikrar adına milli takımı Zan-Servet ikilisine emanet etmişti zamanında. Elinde Semih-Dany varken araya Cris'i katmak fantazidir. Cris zaten tecrübeli adam, 10 maçta 1'de oynatsan bir şey kaybetmez. Dany-Semih üst üste beraber oynayacak ki uyum sağlasınlar. Bir maç Semih'i, bir maç Dany'i oynatırsan uyum sağlamalarını beklemek en masum tabirle saflık olur. Fatih Hoca egolarını törpüledi dedik ama hocamda ne ego varsa törpü dayanmıyor. Riera'dan sol bek yaratmaya çalışmak falan. Olmuyor işte.
Amrabat konusu bambaşka. Biraz daha bekleyelim, hocam bir şeyler görmüştür.
* Maçla ilgili yazmayacam, içimden gelmiyor. Muslera daha ne yapabilir? Toplanıp kendisinden özür dilemeleri lazım. Biz sana layık olamadık demeleri lazım.
Benim için asıl sorun taraftar, daha doğrusu ultrAslan. Şampiyonlar Ligine ayrı lige ayrı konsantre oluyorlar. Bugün berbatlardı. Hiç ses çıkmadı, hiç baskı yapılmadı. Hele ki son 20 dakika yapılan aptal tezahuratlar. Sen var ya sen'in götüne koyayım! Ben topçunun yerine koyuyorum kendimi, uyurum lan! TV başında uyuyorduk az kalsın. Giden her sevgilinin ardından el sallayın beyler, tren istasyonlarında yapın bunu mümkünse statta değil. Nevizade bugüne kadar yapılmış en anlamlı besteniz olabilir ama zaten kötü oynayan takımı coşturmayı bırakın durduruyor yahu!
Bugün Galatasaray taraftarı deplasman takımına nasıl gol attırılır, takım nasıl durdurulur dersi verdi. Eğer amacınız buysa başardınız beyler!
20 Eylül 2012 Perşembe
Manchester İbnesi...
Yıllar sonra ŞL'de olmanın heyecanı, ilk maçı Old Trafford'da oynamanın heyecanı derken iyice gaza geldik dün gece. Manchester İbnesi Kolla Kendini atkısı bile yapıldı :)
Kadroları gördüğümde şaşırmadım zira Fatih Hoca'dan bir çılgınlık bekliyordum. Amrabat tercihinden, çift forvetten ya da Burak seçiminden bahsetmiyorum. Old Trafford'a 2 tane tecrübesiz stoperle çıkmaktı çılgınlık. Cris'in oynayacağından o kadar emindim ki ilk gördüğümde Amrabat'ı Cris sanıp rahatladım. Ta ki tek siyahi oyuncumuzun Eboue olmadığını görene kadar. Direk sıçtık dedim. Danny-Semih ikilisi tek tek harika tek hamleli oyuncular bence. Yanlarında Ujfa ya da Popescu tipinde oyuncu varsa arkayı süpürerek harika işler yapabilirler ama beraber oynamaları her maç için tehlikedir ki rakip Manu'ysa kat kat fazladır bu tehlike. İkisi de tek hamleli olduklarını bildiklerinden her topa ilk hamleyi yapmaya çalışıyorlar. Hamle başarılı olursa ne âlâ, olamazsa yandın demektir. Ki birçok pozisyonda ilk hamleyi yapamadıklarından tehlike yaşadık ki birisi gol oldu.
Eğer golde Carrick kendini yere bıraksaydı 2. Chelsea faciası gelirdi. Neyse ki garantiye gitti Carrick. Muslera ayağını kaldırmak gibi bir acemilikle başladığı maçın geri kalanında muhteşem ötesi oynadı. Bu takımın en değerli oyuncusudur Muslera. 20 milyon eurodan aşağı gitmemesi lazım ki inşallah hiç gitmez!
Danny'e geldiği günden beri ısınamadım. Maçın geri kalanında başarılı olduğu söyleniyor ki aynı kanıda değilim. Top ayağına her geldiğinde yüreğim ağzıma geliyor. Kendine aşırı güvenden midir nedir, 2 kişi bassa bile vurayım gitsin demiyor, en iyi opsiyonu da aramıyor kafasında belirlediği şeyi yapmaya çalışıyor. Çok topladı dün Semih arkasını. Gol de Danny'nin erken hamlesi yüzünden geldi ama yine de canı sağolsun daha iyi olur inşallah. Semih'i Allah korusun. Her gün en az 2 defa bunu söylüyorum. Çok büyük topçu olacak inşallah. Bülent Korkmaz'ın veliahtı varsa işte bu çocuktur. Van Persie'yi sikti attı afedersiniz. Adam illallah etmiştir. Her hamlesi doğru değil belki ama aynı hatayı 2 kere yapmıyor. Baktı olmuyor, zorlamıyor. Uzun yıllar kal, Büyük Kaptan ol be çocuk!
Melo'nun bu kadar kötü oynadığı bir maçta Fatih Hoca Engin'i nasıl düşünmez anlamıyorum. 2. yarının başından itibaren yırtındım Engin diye. Hem hırsı, hem itici gücüyle fark yaratabilirdi. Hazır formaya da açken, kendini affetirmesi de gerekirken 20 dakika dahi oynasa iş yapabilirdi. Emre Çolak neyse de Aydın niye girdi, amaç neydi çözemedim. Kontra mı yapıyorduk?
Manchester United beklediğimden iyiydi. Belki bizim savunma yapamamamızdan faydalandılar ama yine de hücumda muhteşemdi Manu. Özellikle Valencia ve Kagawa'ya hayran kaldım. Hakan Balta'ya sallayanlar var ama önünde Amrabat oynarken Rafael-Valencia ikilisi ve onlara muhteşem paslar atan Kagawa'ya karşı durabilecek bir sol bek tanımıyorum. Hamit-Eboue ikilisi Nani gelmediği sürece Evra'yı kevgire çevirdi, Evra da ŞL'yi kaldıramıyor. İkiye birde hele de karşında bu kadar kaliteli iki oyuncu varken başarılı olabiliyorsan zaten Barcelona alır götürür seni. Ki Hakan 4-5 topu kendi çabasıyla kesti. Önüne Hamit gelince tamamen durdu zaten Valencia-Rafael ikilisi. Kagawa diye bir topçu var ki Dortmund'da izliyorduk ama Manu'nun 7 numarası olabileceğini gösteriyor her geçen maç. Cantona'nın veliahtı diyorlarmış, olur. Her pası isabetli olur mu bir adamın. Bizim Ayhan gibi yana-geriye de oynamıyor, sürekli dikine! Fatih Hoca da takip etmiş kendisini bir süre, yazık olmuş.
Hamit-Eboue ikilisi çok iyiydi, özellikle Hamit. Her geçen maç üstüne koyuyor. İlk 25 dakika çok etkisizdi, hatta yine takımı eksik oynatıyor falan diyorduk ki buraların topçusu olduğunu gösterdi. Mehmet Demirkol çok haklı, hedef büyüdükçe Hamit de büyüyor. Tek sorunu hızını kaybetmesi, onu da aklıyla çözecek yavaş yavaş.
Penaltı verilseydi ne olurdu falan diye düşünmek gereksiz artık. Çok güzel oynamadı Galatasaray ama çok büyük oynadı, yürekten oynadı. Eğer hedef tek maç kazanmak, Old Trafford'a galibiyet almaksa yolumuz yanlış ama hedef çeyrek finalse, UEFA'da yeni kupaysa yolumuz doğru. Güzel oyun, doğru ofans-defans ve büyük yürek. Teşekkürler Fatih Hoca, yenildik ama gurur duyduk!
Ve son olarak taraftar. Muhteşemlerdi. Hepsinin ağzına sağlık. Galatasaray taraftarı eskisi gibi değil diyenlerdendim ama yanılmışım. Demek ki onların da yeri aynı Hamit gibi buralarmış. Yüreyedurun!!!
16 Eylül 2012 Pazar
Hakan Balta
Takımda sevmediğim kimse yok ama her maç Hakan Balta bir olumlu hareket yapsın, bir çalım atsın, bir orta yapsın diye bekliyorum. Belki de önyargılı taraftarlarımızın da kendisini benim kadar benimsemesini istediğimden, bilemiyorum.
Rijkaard dönemi haricinde bariz kötü diyebileceğimiz, bu adamın bu takımda ne işi var diyebileceğimiz bir dönemi yok. O sezon hakikaten berbattı, ben de çok sövdüm ama hiçbir zaman sabotajcılarla bir tutmadım kendisini, tutamam da. Bir dönem resmen adamı Servet Çetin kadar karaktersiz, Ferhat Öztorun kadar yetersiz olmakla suçladılar. Millet yıllarca İbrahim Üzülmezlere, Ümit Özatlara Roberto Carlos muamelesi yaparken biz onların çok daha iyisine Orhan Ak muamelesi yaptık.
Galatasaray'da da Milli Takım'da da daha iyisi yok ve gelene kadar da Hakan Balta'ya gözümüz gibi bakmalıyız. Fatih Hoca kaptanlığı da vererek ona ne kadar güvendiğini gösteriyor, ben de Fatih Hocama güveniyorum. Hatta I love you hocam :)
Taraftar olarak Hakan Balta'ya artık gereken değeri vermeliyiz, ona bizim için ne kadar değerli olduğunuzu göstermeli ve söylediklerimiz için özür dilemeliyiz!
Allah sakatlık belası vermesin!
29 Ağustos 2012 Çarşamba
Türkiye'nin en iyi forvetini linç edelim arkadaşlar, vurmayan ibne!
Lütfen bokunu çıkaralım Beşiktaş'lı arkadaşlarım. Çünkü hepimiz biliyoruz ki haksız penaltı kazanan dünyadaki ilk ve tek futbolcu Burak Yılmaz. Ve yine biliyoruz ki Burak futboldan uzaklaştığı zaman bir daha böyle bir terbiyesizlik futbol sahalarımızda görülmeyecek. Zaten malumunuz Burak, Galatasaray'a gelmeden önce hiç böyle bir futbolcu değildi. Galatasaray'a gelen herkes gibi hemen klübün çirkefliğine uyum sağlamış. Beşiktaş'ta veya Fenerbahçe'de forma giyerken hiç böyle huyları yoktu Burak'ın, hıhı evet. Veya diğer bir kısmınızın dediği gibi "Tam Galatasaray'a uygun futbolcuydu, layık olan takıma gitti sonunda." Zaten böyle futbolcuları hep Galatasaray transfer eder değil mi? Mert Nobre Beşiktaş'a hiiiç transfer edilmedi. Keza Pascal Nouma da öyle. Zaten Batuhan Karadeniz de Beşiktaş forması giymiyor aslında; tamamen göz yanılması, illuzyon.
Arif'in 15 sene önce İstanbulspor maçında kazandırdığı haksız penaltıyı hemen gündeme getiren arkadaşlar, 10 sene önce 8 dakika uzatılan, sonunda Hikmet Karaman'ın çileden çıktığı Beşiktaş - Kocaelispor maçını hiiiç hatırlamazlar. Zaten böyle hakem hataları hep Galatasaray lehine yapılır nedense, Beşiktaş lehine hiiiç hakem hatası yapılmaz değil mi arkadaşlar. Bahsedilen Kocaelispor maçının Beşiktaş'ın şampiyon olduğu 100. yılına denk gelmesi de tamamen tesadüf.
Fenerbahçe'li kardeşlerim de çok haklı. Emek hırsızı bu Burak Yılmaz. Niye? Çünkü yaptığı şerefsizliği hakeme yedirdi ve takımına penaltıyı kazandırdı. Oysa ezeli rakibimizin kaptanı Alex geçen hafta aynı hareketi sırf hakemi denemek için yaptı. Hakem de zaten Alex'in bu numarasını yemedi. İşte büyük kaptan Alex. Niye? Çünkü Alex'in numarasını hakem yemedi. Burak'ınkini yedi. Bu da Burak'ı şerefsiz yapar, Alex'i gündeme dahi getirmez.
Ah Galatasaray ah. Yine hakemler sayesinde şampiyonluğa oynayacağız, yoksa sahada oynadığımız futbol beş para etmez değil mi? Tüh bize.
Arif'in 15 sene önce İstanbulspor maçında kazandırdığı haksız penaltıyı hemen gündeme getiren arkadaşlar, 10 sene önce 8 dakika uzatılan, sonunda Hikmet Karaman'ın çileden çıktığı Beşiktaş - Kocaelispor maçını hiiiç hatırlamazlar. Zaten böyle hakem hataları hep Galatasaray lehine yapılır nedense, Beşiktaş lehine hiiiç hakem hatası yapılmaz değil mi arkadaşlar. Bahsedilen Kocaelispor maçının Beşiktaş'ın şampiyon olduğu 100. yılına denk gelmesi de tamamen tesadüf.
Fenerbahçe'li kardeşlerim de çok haklı. Emek hırsızı bu Burak Yılmaz. Niye? Çünkü yaptığı şerefsizliği hakeme yedirdi ve takımına penaltıyı kazandırdı. Oysa ezeli rakibimizin kaptanı Alex geçen hafta aynı hareketi sırf hakemi denemek için yaptı. Hakem de zaten Alex'in bu numarasını yemedi. İşte büyük kaptan Alex. Niye? Çünkü Alex'in numarasını hakem yemedi. Burak'ınkini yedi. Bu da Burak'ı şerefsiz yapar, Alex'i gündeme dahi getirmez.
Ah Galatasaray ah. Yine hakemler sayesinde şampiyonluğa oynayacağız, yoksa sahada oynadığımız futbol beş para etmez değil mi? Tüh bize.
27 Ağustos 2012 Pazartesi
Beşiktaş Maçının Ardından
Galatasaray bu maçta ciddiyetsizliğinin, rakibi küçümsemenin bedelini ödedi. Evet Beşiktaş bu sene kötü bir takım görünümünde. Ama sen Beşiktaş'a karşı, Kasımpaşa'ya karşı çıktığından daha ciddiyetsiz bir motivasyonla çıkarsan 3 tane yersin böyle. Neticede maçı kağıt üzerindeki kadrolar değil, sahadaki insanlar oynuyor. İşte bu motivasyon eksikliği yüzünden bireysel hatalarla 3 gol yedik.
Olay sadece bireysel hata değil. Malesef Melo'nun takıma geç katılması yüzünden takım savunmasında da problem var. Melo hazır olana kadar bu sıkıntıyı yaşayacağız. Engin bu açığı kapatıyordu; ama salaklığına doymasın. Emre Çolak'a gelince; defansif olarak yeterli seviyede değil. Orta göbekte Emre ve Selçuk oynayınca, Emre'nin savunma yetersizliğinden ötürü Selçuk da geriye çok gelmek zorunda kalıyor. Bu yüzden hücumda pozisyon üretmekte zorlanıyoruz. Kasımpaşa gibi oyunu kendi yarı sahasında kabullenene takımlara karşı Emre&Selçuk ikilisi sırıtmaz. Çünkü rakip zaten kendi sahasında oynayınca Selçuk'un da çok geriye gelmesine gerek kalmıyor. Ama dünkü Beşiktaş gibi kapanmayan takımlar karşısında Emre orta sahayı doldurmakta zorlanıyor. Selçuk da geriye gelmek zorunda kalıyor ve hücum zenginliğimiz ölüyor. Ceyhun da yeterli seviyede olmadığı için, Melo'nun bir an önce hazır duruma gelmesi lazım. İşte bu transfer sezonunun en büyük fiyaskosu Melo'nun takıma geç katılması oldu.
Ujfalusi bu maç ağır kaldı. Umarım bu ağırlığının sebebi onun da maçı ciddiye almayıp konsantre olmamasındandır. Örneğin 3.golde herkes Hakan Balta'nın hatasını konuşuyor. Evet golde Balta'nın bariz hatası var; ama Olcay topla çizgiye inip tekrar Holosko'ya çıkardığında Holosko'nun bomboş olduğunu görüyoruz. Halbuki Ujfa'nın orada olması gerekirdi. Dany olsaydı çevikliğiyle orada Holosko'ya vurdurmazdı. Ujfa yaşından dolayı ağırlaştıysa Dany&Semih ikilisiyle oynamaya alışmalıyız. Dany'nin de heyecan problemi var, soğukkanlılığı öğrenmesi lazım.
Hamit Altıntop oyun zekası tartışılmayacak deecede üst düzey bir adam. Ama temposu çok düşük. Dripling yapan fuleli bir futbolcu değil; ama dün çok pas hatası yaptı, çok top ezdi. Kanatta sırtı kaleye dönük topla buluştuğu zaman pas verecek arkadaşını bulamadı. Bunda tek suç Hamit'te değil elbette, takımla hala uyuşamamış. Hamit'in takıma, takımın da Hamit'e alışması lazım. Hamit'in oynaması taraftarıyım.
Amrabat bileklerine çok hakim, güçlü, dikine oynayıp top taşıyabilen bir oyuncu. Ama ortaları çok ezbere kesiyor. Aslında konsantre olduğu zaman ne kadar isabetli ortalar yaptığını Fenerbahçe maçında gördük. Her maç aynı ciddiyetle oynamalı. Yoksa ezbere kestiği sert muz ortalar sadece kahvelerde "Adam şık orta kesiyor" muhabbetlerine konu olur, takıma faydası olmaz. Dün kaç kere arka direkte adam yokken, arka direğe orta kesti, yazık.
Aydın'a gelince. Geçen hafta da Galatasaray'ın yedekleri arasında iyilerden olduğunu; ama bunun yedek kulübesinin dengesizliğinden kaynaklandığını, Aydın'ın hala Galatasaray'da yedek bile olacak kapasitede olmadığını yazmıştım. Ama Aydın'ın farkı potansiyelinin olması. Yani çalışıp kendini geliştirirse ilk 11'i bile zorlayacak bir potansiyeli var. Şöyle açıklayayım. Topla süratli, ayaklarına hakim, adam eksiltebiliyor, soğukkanlı. Ama oyun zekası yerlerde sürünüyor. En olmayacak adama pas veriyor, en olmayacak yerde top çeviriyor. Dün Uğur Boral'ın sağından atıp solundan geçtiği pozisyondaki ustalıkla hemen ardından yaptığı ortadaki amatörlük arasında uçurum var. Böyle dengesizlik olmaz. Aynı şekilde ceza sahasında topukla topu önüne alıp rakip stoperi oyundan düşürecek kadar soğukkanlı; ondan sonra hemen önünde bomboş duran Selçuk'a değil de, Aydın'ın kendi arkasında duran en verilmeyecek adama pas verecek kadar amatör. Orada topu Selçuk'a verse maçı alacağız belki de. Oyun zekası için Selçuk ve Hamit'ten yardım almalı.
Forvet hattımıza gelelim. Umut ve Elmander aynı tip futbolcular. İkisi de çok koşan, pres yapan, rakibi boğan, güçlü; ama son vuruşlarda soğukkanlı olamayan topçular. İkisi birlikte oynadığı sürece her maç 50 tane pozisyona girer 48 tane gol kaçırırız. Eğer rakip Fenerbahçe ve Kasımpaşa gibi oyunu kendi yarı sahasında kabul ederse, Umut ve Elmander yaptıkları baskıyla çok pozisyona girer, elbette bunlardan birkaçını gol yapar ve rakip ileri çok çıkmadığı için maçı alırız. Ama Beşiktaş gibi kapanmayan bir takımsa, bu ikili yaratıcılıkta geri kaldığı için gol bulmakta zorlanırız. Bu ikili birlikte oynamamalı. Elinde Burak gibi bir adam varsa Umut&Burak veya Elmander&Burak denenmeli. Oyunun gidişine göre de değişiklikler yapılmalı. Ama oyuna mutlaka Burak'la başlanmalı. Çünkü rakibin oyunu sahasında kabulleneceğini düşünerek sahaya çıkılmaz; ya rakip geri çekilmezse? Nitekim dün Beşiktaş geri çekilmedi ve ikinci yarı Burak oyuna girene kadar pozisyonumuz yoktu. Bu haftadan tezi yok Burak'ın ilk 11'e monte edilmesi lazım.
Galatasaray bu sene de şampiyon olur, lig uzun maraton ve bu takım bir yerde toparlanıp ligi domine eder. Ama şampiyonlar ligi o kadar uzun olmayabilir. Grup maçları başlamadan toparlanmamız lazım. Yoksa bu sene Avrupa hedefi çok kısa sürebilir.
21 Ağustos 2012 Salı
Kasımpaşa Maçının Ardından
Kasımpaşa maçı FatihTerim’in yersiz sabrı yüzünden zora girdi. Durum 1-0'ken Kasımpaşa açık oynarken Aydın-Amrabat değişikliğini yapsaydı durum 2-0 olur sonra da maç kopardı. Çünkü 1-1'den sonra Kasımpaşa iyice kapandı ve Amrabat, Sercan gibi hızlı isimler boş alan bulamadı. Oysa rakip açık oynarken bu değişiklikler yapılsaydı maç kopardı.
Fatih Hoca, Aydın’ın özgüvenini zedelememek için o oyundayken 2-0 olmasını bekledi, neredeyse maç gidiyordu. Terim futbolcuyu kaybetmektense maçı kaybetmeyi tercih eden bir teknik adam. Ferguson ve Wenger de aynı tarza sahip; Mourinho öyle değil.
Scott Piri iki yıldır en büyük transferlerimizden biri. Çok büyük antrenör. Güçsüzlükten kırılan E.Çolak, Aydın ve Sercan’ı çok kuvvetlendirdi. Emre’nin sahada duruşu bile değişti.
Herkes Emre’den yeni Arda olmasını beklerken, Emre’nin aslında yeni Tugay olacağını yazmıştım. Nitekim dün Selçuk'un yanında oynarken beni yanıltmadı.
Aydın da zaten hızlı ve teknik bir futbolcuydu. Ama çok güçsüzdü. Güçlü bir Aydın’ın neler yapabileceğini gösteriyor gün geçtikçe. Ama hala Galatasaray'ın yedeği bile olabilecek formda değil. Bal yapmayan arı görünümünde. Onu Yiğit ve Yekta'dan ayıran şey potansiyeli. Aydın bu hıza gelişmeye devam eder ve potansiyeline yaklaşırsa ilk 11'i bile zorlar.
Sercan hazırlık kampının çalışkan isimlerindendi. Dün de Necati’yi keserek bu sene takıma girebileceğinin sinyallerini verdi, hadi inşallah.
Dany de çevik ve ayaklarına hakim bir stoper ama çok heyecanlı. Atağa çıkarken kaptırdığı toplar büyük problem. Duran toplarda yer tutuşu da handikap. Soğukkanlılığı öğrenmesi lazım.
Birkaç hafta sonra Burak için "Oynayabileceği bir takıma gitmeliydi." diye yorumlar yapılırsa şaşırmam:)
23 Nisan 2012 Pazartesi
Adaletine Koyayım Futbol!
Bu Süper Final denen sikimsonik konuyu hiç ciddiye almadım, almayacam da. Dün biz bir maç kaybettik. Sıradan bir maçtı. İlk yarı çok kötüydük, ama Fenerbahçe o kadar kötü bir takım ki bizi öyle yakalamışken bile baskı kuramadı. Ve biz bu kötü takıma yenildik ne yazık ki.
Bunu ne şanssızlıkla ne bir şeyle açıklayamazsın. Aydın, Necati, Emre ve Engin gibi vasat adamlarla yola çıkarsan orta sahan 30 pozisyon da hazırlasa maçı alamazsın. Dün Galatasaray'ın en iyileri Hakan Balta ve Semih Kaya'ydı. Bu kadar çok pozisyon kaçıran takımın en iyileri bek ve stoperdi çünkü herkes ilerdeyken bu ikili kurtardı geriyi. Zaten Semih bir kere adamını kaçırdı ve golü yedik. Zira benim sene başından beri çok beğendiğim Ujfalusi son maçlarda çok kötü. Her topa Semih girmek zorunda kalıyor. Hakan Balta da hem müdahaleleri hem ileri çıkışlarıyla sol açıksız Galatasaray'ın sol tarafını canlı tuttu. Emre-Engin-Riera-Aydın dörtlüsü bu takımın açıkları olamaz. Kimse kusura bakmasın da kıçına teneke bağlanarak yollanan Kazım bile bunlardan iyiydi. Necati, Aydın ve Baros'un kaçırdıkları golleri akıl ve mantıkla izah edemiyorum. Kontratak topçusu Aydın bile şu maçta pozisyona girdiyse Kadıköy'de Fener'i yenmemiz şart diyorum.
Çok uzun uzun yazılacak bir şey yok. Biz bastırdık onlar yattı. Yobo büyük şans Fenerbahçe için. Bekir diye bir topçu var her hareketi faul ama çalacak, kart verecek kadar delikanlı hakem yok bu memlekette. Gökhan Gönül kayıptı yine. Topuz-Gönül kanadını tek başına folloş etti Hakan Balta. Ziegler gol dışında vasattı, yine diyorum bu ligin en iyi sol beki Hakan Balta'dır hele ki Ziegler'i gördükten sonra. Volkan adam değil ama çok iyi kaleci. Bugün çıktı kurtarılmayacak topları kurtardı, haftaya yenmeyecek goller yer. İşte bu yüzden Muslera>Volkan.
Galatasaray taraftarı muhteşem bir koreografi yaptı ama çok daha gaz verici şeyler yapılabilirdi. Umarız sene sonunda dalga geçilen bir koreografi olmaz. Ayrıca hiçbir olay çıkarmayarak yenildiği zaman da efendi gibi maç izleyebildiğini gösterdi cümle aleme. Ünal Aysal işte bundan bahsediyordu. Biz Kadıköy'de 6-0 yenildiğimiz maçta bile bu kadar olaysız maç izlememiştik. Ayrıca Volkan, Caner, Topuz, Cristian gibi pisliklerin tahriklerine de kapılmadı Galatasaray taraftarı. Evet çok net söylüyorum maç sonrası yaptıkları, maç içinde yaptıkları şerefsizliktir. Bizim topçular bunun 10'da 1'ini yapsaydı stadı başımıza yıkardı Fenerbahçe taraftarı. Biz bir şey yapmadık Beşiktaş taraftarı sahaya girdi ve savunuldu. Dünkü işeme hareketini Kadıköy'de Melo yapsın, bakalım ne oluyor. Bu hareketleri savunan varsa onun da götüne koyayım! Kadıköy'de şampiyon olursak sahada sevinebilir miyiz? Sizce buna izin verirler mi? Eğer çıkıp bunu dillendirmezlerse bizim yönetime de yazıklar olsun. Bizi sahada yendiler eyvallah ama bu çirkeflik, şerefsizlik yapmalarını haklı mı kılıyor? Gökhan Gönül denen malak bile koreografiye laf atıyor. Sen kimsin ulan! Bir takım bu kadar mı pislik olur arkadaş ya. Caner Fener'e transfer olduğunda "Fenerliyim." demişti. Haklıymış, bu kadar karaktersiz bir adamın başka takımlı olması beklenemez.
Fenerbahçe'yi tebrik etmiyorum. Tebrik edilecek bir şey yapmadılar. Bu takım şampiyondur arkadaş. Süper Final denen sikimsonik icatla şampiyonluğu kaybedecek değiliz. Bu takım ligde 9 puan taktı en yakın rakibine. Ama ben takımıma güveniyorum, Kadıköy'de koyacaz ve şampiyon olacaz!
Şunu yazmazsam olmaz. Bu takımın bu seneki en iyi oyuncusu Hakan Balta'dır. Hala Hakan'a sallayan varsa otursun bi çay içsin. Bir sol bek daha ne yapabilir? Ha derseniz ki ortaları yerini bulmuyor. Ben de derim ki bulsaydı Barcelona'da sol bek olarak Adriano değil Hakan Balta olurdu.
25 Mart 2012 Pazar
Niye Bu Gerginlik?
Öncelikle maçı anlatanların söylediğinin tersine bence berbat bir maçtı. Bunda en büyük pay da Cüneyt Çakır'daydı. Arkadaş hem Cüneyt Çakır hem Fırat Aydınus berbat maç yönetmelerine rağmen bu memleketin en iyi hakemleri olarak lanse ediliyorlar. Adamlar ne kokarım ne bulaşırım modundalar bütün maç boyunca. Faul çalmaları için iki oyuncunun birbirine değmesi yetiyor. Hiç mi izin verilmez fiziksel temasa! Bütün maç bir omuz omuza pozisyon göremedik yahu! Faulün kime yapıldığı ya da kimin yaptığı mühim değil, onlar için mühim olan maçın rölantide gitmesi. Ona göre karar veriyorlar. Her faul pozisyonunda maç minimum 1 dakika duruyor. Kim yerde kalırsa 3 dakika başında duruyorlar. Kafaya müdahalede oyunu hemen durdurmayı anlarım da adam yerde ayağını tutarken oyun neden hemen durdurulur. Tempo yükselmesin, ben fazla koşmayayım, tehlikeli-zor düdükler çalmak zorunda kalmayayım diye. İyi hakem topu oyunda tutmak için uğraşan hakemdir. Bunlar art niyetli ve kötü hakemler. Bugün ilk yarı Galatasaray'ı, ikinci yarı Trabzonspor'u ezdi sahada. Şenol Güneş, Emre Çolak'ı atmamak için faul vermedi dedi ki sonuna kadar haklı. Faulü verse 2. sarıdan atması lazımdı Emre'yi ama vermedi ki ilk yarıda yaptıkları çok konuşulmasın. Her daim ne şiş yansın ne kebap modunda takılan hakemlerden nefret ediyorum ve Türkiye'de bolca var bunlardan.
Galatasaray'ın üzerinde garip bir gerginlik var her daim. Sanki 9 puan geride olan bizmişiz gibi oynuyoruz sürekli. Baros, Eboue, Engin, Ujfa, Melo bazen Selçuk bile. Hakemin dibinden ayrılmıyorlar. Eboue iyidir, hoştur severiz ama her faul yapıldığında kurşun yemiş gibi atlaması, her daim rakiple tartışması sıkıyor artık. Takımı da geriyor. Bugün Eboue'ye yapılan 2 faulde 4 sarı kart çıktı ki 2'si bizimkilere. Zokora ve Olcan kart görüp sıkıntıya girecekken Engin ve Eboue de gördü ve onlardan geri kalmadılar! Kardeşim 9 puan öndesiniz bu gerginlik niye? Çıkın bi rahat olun lan, ligin en iyisi sizsiniz işte herkese gösterdiniz. Niye hem kendinizi hem bizi geriyorsunuz?
Armamız Yeter! |
Berbat bir maç oynadı Galatasaray takım olarak. İlk yarıda takımın maça ne kadar konsantre olamadığını Muslera gösterdi bize. İlk pozisyonda "topa bakın olm" diye uyardı defansı ama kimse siklemedi herifi. Rakibin forvetinde rekortmen gol kralı var arkadaşım azıcık konsantre olun. Biraz rehavet olunca Burak çıktı attı golünü. Colman çok akıllıca kullandı faulü tabi ki. Her Galatasaray maçında coş zaten pezevenk :) Colman demişken Melo manyağına 7 milyon euro vereceğimize 3-4 milyon euroya Colman'ı alsak ya la!
İkinci yarı Trabzonspor geriye yaslanınca doğal olarak üzerlerine gittik. Şenol Güneş çok kötü oynayan Volkan-Olcan ikilisini erken çıkarıp Halil-Adrian'ı alsaydı maç çok değişik olurdu 2. yarıda. İmparator'un hamlelerine karşılık vermedi Şenol Güneş ve sonuca razı oldu. Sabri, Batdal ve Yiğit girerken Riera-Sercan ikilisini düşünmeyerek yönetime kadro yetersiz mesajı verdi bir kez daha Fatih Hoca ki çok haklı kadro çok yetersiz. Karabükspor'un beğenmeyip bıraktığı Batdal oyuna giriyorsa kimse Galatasaray'ın kadrosu iyi demesin. Batdal belki golü kaçırdı ama fena değildi. Güzel toplar indirdi ama son hamle yok adamda. Kafası az çalışıyor kanımca.
Sonuç olarak haftaya Trabzonspor'un Fenerbahçe'ye yenilmeyeceğinden eminim. Zokora olsa kesin yenerler derdim ama Zokorasız işleri zor, beraberlik iyi olur. Futbol tanrıları bizi rahat bırakmıyor. Fener maçı son dakika direk, Sivas maçı son dakika verilmeyen penaltı ve bu maçta da son dakika boş kaleye kaçan gol. Skorlar değil de son dakikalar koyuyor lan bana! Hala Baros'un pozisyonunu görüyorum rüyamda.
7 Mart 2012 Çarşamba
Deplasman Golü Saçmalığı!
Dün bir kez daha bu deplasman golü uygulamasının ne kadar saçma olduğuna şahit olacaktık ki ilk yarıdan çok farklı bir ikinci yarı izledik Arsenal-Milan maçında. Ama yine de ben örneği vereceğim. Dünyanın en formda takımlarından biriyle eşleşiyorsunuz. İlk maçı deplasmanda 4-0 kaybediyorsunuz. Kendi evinizdeki ikinci maça çok iyi hazırlanıp fırtına gibi başlıyorsunuz. İlk devreyi 3-0 önde kapatıyorsunuz. Ama bu deplasman kuralı denen saçmalık yüzünden devre arasında şöyle bir gerçekle yüzyüze geliyorsunuz: "Aman allahım, eğer bir gol yersem ikinci yarı üç gol daha atmam gerekiyor." Allah aşkına böyle bir saçmalık var mı? Biri bana bu kuralın mantığını açıklasın lütfen!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)