İki takımda bu turnuvada bize alıştırdıkları oyun düzenleriyle başladı maça, Hollanda'nın zayıf karnı stoperlerinin aksaklığı yüzünen Brezilya daha etkindi oyunda ve nitekim yıllar sonra da bu maçla hatırlanacak Melo'nun ara pasında stoperlerin bakışları arasında Robinho topu ağlarla buluşturdu.
Bu golden sonra Heitinga biraz leylalaştı sahada; ama Dunga bunu kullanmak yerine daha sağlam durmak istedi ve kontrollü oyuna geçti. Halbuki burada biraz daha hücumu düşünse soyunma odasına daha avantajlı gitmesi içten bile değildi.
İkinci yarıda Dunga yine takımı nispeten daha geride tuttu, Van Marvijk de mecburen takımını biraz daha ileri çıkardı. Hollanda yine her zamanki müthiş savunmasını yapıyor; sağdan soldan Kuyt, Robben ve Sneijder'le bastırıyordu. Brezilya ise bir iki zayıf kontra girişiminden başka bir şey yapmadı, geride bekledi. Burada Kuyt'a ayrı bir parantez açmak lazım. Adam gerçekten terinin son damlasına kadar takımına bir şeyler vermek için uğraşıyor ve bunu öküzlemesine yapmıyor. Çok faydalı ve 'ruh'lu bir oyuncu, ona sahip olan kulübün şimdi bu durumda olması oldukça üzücü..
Hollanda'nın kanat akınları sırasında Sneijder'in etkili orta şut karışımı vuruşunda Julio Cesar ile Melo'nun anlaşmazlığı bir anda beraberliği getirdi portakallara. Ancak Melo'ya yılın bidonu deme sebebim bu değil. Zira bu pozisyonda Cesar'la aralarında ne gibi bir iletişim problemi olduğunu bilemeyiz, sadece Melo'yu suçlamak haksızlık olur.
Bu golden sonra bu sefer afallayan taraf Brezilya oldu ve Van Marvijk ilk yarıda Dunga'nın yaptığının aksine bunu kullanmayı seçti. Belki hala elinde skor avantajı olmadığından bunu yapmıştır; ama işte Dunga'nın alamadığı bu karar Hollanda'yı yarı finale çıkardı. Afallayan Brezilya savunmasının üzerine giden portakallar çok güzel bir korner organizasyonu neticesinde ikinci golü buldular ve rahatladılar.
Bu dakikadan sonra Holanda geri çekilip kontralarla gol aramaya başladı, Brezilya'da çaresiz ve şuursuz saldırmaya başladı. Dunga'dan Nilmar hamlesi geldi ama hiçbir şeyi değiştirmedi bu. Hollanda etkili isimleriyle farkı arttırma şansını birkaç kez yakaladı, yakaladığı pozisyonlar arasında "lan bu da kaçar mı" dedirtecek cinsten olanları bile vardı. Bu da kendisine çok inandığım Dunga'nın bir handikapını gösterdi bize. Takımını skor dezavantajındayken motive edemedi, bir gol bulacaklarına inandıramadı ve bu inançsızlık aynen takıma da yansıdı. Yılın bidonu Melo gereksiz bir şekilde gereksiz bir yerde (taç çizgisinin orda) takımını en ihtiyacı olduğu zamanda 10 kişi bıraktı. Burada Melo'nun bidonluğunun etkisi olduğu kadar, Dunga'nın da takımı inançsız düşürmesinin etkisi olduğunu düşünüyorum. Ancak inanıyorum ki bu genç teknik adam için iyi bir tecrübe olacaktır, üstüne koyarak ilerleyecek ve dünyanın sayılı teknik adamlarından biri olacaktır. Ben kendisinden çok umutluyum..
Cruyff'un takımından sonra dünya kupalarında Brezilya'yı yenen ikinci jenerasyon oldu bu takım, kendilerini finalde görmek istiyorum..
Aşağıdaki resimde mavili oyuncuların yüz ifadeleri her şeyi özetliyor sanırım..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder