1995 yılında 21 yaşındayken Erol Bulut ile birlikte Türkiye'ye gelip kendilerinde klüp aramaya başlarlar. Önce Beşiktaş'ın kapısını çaldıkları söylenir. O dönemde Beşiktaş'ı çalıştıran Christoph Daum, Tayfun ve Erol'u beğenmediğini söyler ve şampiyonluk apoletinin sağladığı otoriteyle de transferlerine izin vermez. Genç futbolcuların ikinci adresi Fenerbahçe olur. Parreira bu genç adamları beğenir ve böylece Fenerbahçe kadrosuna katılırlar.
O sene gelen şampiyonlukta büyük payı vardır Tayfun'un. 2-2 sona eren Altay maçında son dakikada beraberliği getiren golü atar, maçtan sonra kaçan iki puan nedeniyle oluşan tepkilere cevap olarak başkan Ali Şen'in "Tayfun'un golü bize şampiyonluğu getirecek" şeklindeki açıklaması hafızalardadır.
Tayfun sürati, risksiz futbolu ve her mesafeden çektiği sert şutlarıyla hızla parlar. Aynı sene milli takıma kadar yükselir. Fatih Terim tarafından Türkiye'nin katıldığı ilk Avrupa şampiyonası olan Euro 96 kadrosunda da kendisine yer bulur. Derken ligimizde sözü geçen futbolculardan biri olmuştur artık Tayfun.
2000 yılında Avrupa şampiyonasından sonra Arif Erdem'le birlikte Toshack'ın La Liga'ya kazandırdığı futbolcular kervanına katılırlar; fakat adres Real Madrid değil Real Sociedad'dır. Arif Erdem aynı sezon geri dönerken, Tayfun 2003 yılına kadar klübün formasını giyerek Nihat Kahveci'ye de takım arkadaşlığı yapar. Hatta klüp tarafından kendisine ikinci kaptanlık bile teklif edilir; ancak Tayfun klübün küme düşmesi halinde Espanyol'a transfer olacağını söyleyerek bu teklifi kabul etmez.
2002-03 sezonu sonunda Sociedad'ın küme düşmesiyle Espanyol'a transfer olur. Burada da bir sezon top koşturduktan sonra sessiz sedasız Türkiye'ye döner ve yıllar önce kapısından çevrildiği Beşiktaş'a imza atar. Bu dönemde Daum'un Fenerbahçe'nin başında olması da ilginç bir ayrıntıdır!
Beşiktaş'ta iki sezon top koşturan Tayfun artık eski formundan çok uzaktadır. 2002 dünya kupası kadrosundan çıkartılmasıyla başlayan düşüşünün önüne burada da geçemez. Kayda değer bir şey yapamadığı siyah-beyazlı klüpten 2006 yılında ayrılarak Gençlerbirliği'ne transfer olur. Burada da 3 ay oynadıktan sonra aktif futbol yaşantısını noktalar. Beşiktaş'tan ayrılırken alacaklarını son kuruşuna kadar tahsil etmesi siyah beyazlı taraftarları kızdırır. Bu alacakların Galatasaray ile oynanan süper kupa maçının hasılatıyla tahsis edildiği söylenir.
Tayfun Korkut yıllar sonra yaptığı açıklamada Beşiktaş'a transferinin hata olduğunu, hiç de beklediği ortamı bulamadığını, kendisini Fenerbahçeli Tayfun olarak hissettiğini ve insanların da böyle düşünmesini istediğini söyler.
Tayfun Korkut'un Beşiktaş'a transferi diğer incelemelerimizin aksine parladığı klüp olan Fenerbahçe taraftarını kızdırmamıştır. Bunun nedeni olarak o dönemde Fenerbahçe'nin zaten Tayfun'la ilgilenmemesi, kariyerinde de büyük bir düşüşün içinde olması düşünülebilir.
Son olarak Tayfun Korkut'un şu anda Real Sociedad'ın 19 yaş altı takımında yardımcı antrenör olarak görev yaptığını söyleyerek yazımızı noktalayalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder