Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

29 Şubat 2012 Çarşamba

Ümit Özat'tan İnciler!


"Kovulmayan antrenör, antrenör değildir."
Gaziantepspor yenilgisiyle görevine son verilmesinin ardından Ümit Özat'ın yaptığı açıklama

28 Şubat 2012 Salı

2005-06 Sezonunda Teşvik Yoktur, ŞİKE Vardır!!!


Denizli maçında teşvik var diye bir günde ortalığı ayağa kaldırdılar. Milletimiz gerçekten balık hafızalı. O sezon Fenerbahçe'nin elle, kolla, olmayan penaltılarla kazandığı puanları ne çabuk unuttular. Daha da şaşırtıcı olanı 'nasıl' unuttular yahu? Ortalık çalkalanmıştı bu hakem hatalarıyla o sezon. Son maçta şampiyonluğu Galatasaray kazanınca pek deşilmedi Fenerbahçe'nin bu haksız puanları; ama o sezon Fenerbahçe şampiyon olsaydı hala bu şaibeli puanlar konuşuluyor olacaktı. Madem şimdi o sezonu tekrar açtılar biz de önlerine sürelim bakalım bu şerefsizce kazanılan puanları, eminim herkesin hatrında hemen canlanacaktır.. Ulan bir de 2006 Nisan'ında kulüp kasasından çıkan 1m dolar araştırılıyor, Denizli lafı yok iddianamede, buna rağmen ortalığı nasıl ayağa kaldırdılar. Allah muhafaza bizim de 10000 sayfa tape'miz olsaydı n'aparlardı kimbilir :)

Tarih 21.08.2005 - 2005/06 sezonu 3. hafta karşılaşması:

Fenerbahçe sezonun ilk iki maçından da beraberlikle ayrılmış, rakibi Galatasaray ise üçte üç yapmış 9 puanla zirvede. Sarı lacivertli ekip de Çaykur - Rizespor deplasmanına çıkıyor. İlk yarıyı Okan Öztürk'ün golüyle 1-0 önde kapatıyor Rizespor. İkinci devrenin başında Nobre'nin resimde gördüğünüz hareketi ve gol geliyor. Daha sonra Semih'in de golüyle Fenerbahçe maçı 1-2 kazanıp ligdeki ilk galibiyetini alıyor ve takım moral buluyor. Maçın hakemi Metin Tokat ise, "Nobre elle kontrol etmiş; ama benim bunu görmem imkansızdı" diye açıklama yapıyor




Tarih 01.10.2005 - 2005/06 sezonu 8. hafta karşılaşması:

Fenerbahçe, Konyaspor deplasmanında. Lider Galatasaray'la puan farkı iki. Sarı kırmızılı ekip Trabzonspor deplasmanına gidecek. Trabzon, hocası Lazaroni'yi kovmuş, takımda kaos var, Galatasaray mutlak favori. Fenerbahçe'nin puan kaybı yaşamaması lazım yoksa fark daha da açılacak. Konyaspor'un başında da Aykut Kocaman var. Konyaspor ilk yarıyı 2-0 önde kapatıyor. İkinci yarıda Anelka'nın yandaki fotoğrafta gördüğünüz golü geliyor. Ve Fenerbahçe maçı çeviriyor, puan farkı açılmamış oluyor. Maçtan sonra Aykut Kocaman: “Böyle kararların alındığı bir ülkede futbol adamı olmanın da futbolla ilgilenmenin de hiçbir anlamı kalmamıştır. Görevimden istifa edip, futbol hayatımı da noktalamak istiyorum“ şeklinde bir açıklama yapıyor ve kamuoyuna bomba gibi düşüyor bir Fenerbahçe efsanesinin yaptığı bu açıklama. Derken gel zaman git zaman Aykut hoca futbolu bırakmıyor tabiki ve bir daha bu konu hakkında tek kelime etmiyor...



Tarih 29.10.2005 - 2005/06 sezonu 11. hafta karşılaşması:

Bu sefer rakip Gaziantepspor, yer Şükrü Saraçoğlu Stadı. Hadzıbegiç yönetiminde çıktığı 5 deplasman maçında 4 galibiyet alan bir Gaziantepspor takımı var. 90 dakika 0-0 sona eriyor. Derken 90 +2'de Alex ceza sahası içinde herhangi bir müdahale yokken kendini yere atıyor ve kazanılan penaltıyı yine Alex gole çeviriyor. 90 +2'de olmayan penaltıyla maç ve 3 puan kazanılıyor. Bu hafta başlamadan önce Galatasaray'la puanlar eşit. Bu hafta ise Galatasaray, Ankara'da İsmail Güldüren'in ceza sahası içinde Hakan Şükür ve Ümit Karan'a güreş yeteneklerini gösterdiği maçta Gençlerbirliği'ne 2-1 kaybediyor, İsmail Güldüren 90 dakika sahada kalıyor, liderlik el değiştiriyor..


Tarih 31.01.2006 Türkiye kupası Kayseri Erciyesspor maçı:

Fenerbahçe yönetimi o sene 23 yıldır kazanamadığı Türkiye kupasını kazanmak için de gözünü karartmış. Gruptan çıkabilmek için Fenerbahçe'nin mutlak puana ihtiyacı var. Rakip deplasmanda Kayseri Erciyesspor. Maçın sonlarına doğru Agali'nin kafa vuruşunu Luciano ceza sahası içinde elle kesiyor. Bir sürü tartışma, olay; ama hakem Hakan Sivriservi penaltıyı vermiyor. Maçtan sonra MHK başkanı Mustafa Çulcu, hakem Hakan Sivriservi'nin ve birinci yardımcı hakemin 6 hafta süper lig maçı yönetemeyeceğini açıklıyor; ancak Fenerbahçe bu maçtan aldığı puanla bir üst tura çıkıyor..



Tarih 11.02.2006 - 2005/06 sezonu 21. hafta karşılaşması:


Bu sefer rakip Samsunspor yer Samsun 19 Mayıs Stadı. Maç ortada gidiyor. Derken ceza sahası içerisinde yandaki resimde görülen pozisyonda, kaleci Kerem'in eliyle arasında neredeyse yarım metre mesafe olmasına rağmen Nobre kendini yere atıyor. Hakem Serdar Tatlı penaltı noktasını gösteriyor ve Kerem kırmızı kartla oyun dışında kalıyor. 10 kişi kalan, üstelik kalecisi atılan rakibi karşısında Fener karşılaşmayı 5-0 kazanıyor. Maçtan sonrasına Kerem'in gözyaşları ve Nobre'nin pişkinliği damgasını vuruyor. Ve gerçekten artık Fenerbahçeliler bile bu pozisyonu savunmuyorlar..
 
 
 
 
 
 
 
Şimdi soruyorum beyler: Sezonun son maçı olan Denizli maçına gelene kadarki bu şaibeli puanların hesabını kim verecek???

Kendi Çapımızda Scoutluk Yapıyoruz [4] // Vladimir Weiss

30 Kasım 1989 doğumlu Slovak ofansif orta saha oyuncusu. Kanatlarda görev yapıyor. Çok süratli, teknik ve seri bir oyuncu. Yavaş yavaş kendini göstermeye de başladı. Son üç sezonda sırasıyla Bolton, G.Rangers ve Espanyol'a kiralandı. Bonservisi Manchester City'de. Bu şekilde City kadrosunda kendine yer bulamaz; ancak ligimizde üç büyüklerde de rahatlıkla ilk 11'e girer. Bu sene Espanyol'da iyi maç performansları sergiliyor. Allah'tan istatistikleri 2 gol, 3 asist civarında seyrediyor şu anda, bu da bonservisinin patlamamasını sağlıyor. Ortalama 5m€ civarında bir bedelle bonservisi alınabilir ve elini öpene 10m€'a satılır. Galatasaray'da görmeyi çok istediğim bir isim. Yarınki Slovakya-Türkiye maçında bir şov yaparsa öbürgün saygın spor gazetelerinde bizim büyüklerle adı geçmeye başlar zaten :)

Alışamadıklarımız! #7 [Sergen Yalçın - Fenerbahçe&Trabzonspor]

Ligimizde dört büyüklerin de formasını giymiş tek futbolcudur Sergen Yalçın. Eğer Burak Yılmaz Galatasaray'a gelirse ikincisi de o olacak..

Türkiye'nin yetiştirdiği tartışmasız en yetenekli futbolculardan biridir Sergen. Ancak napalım adamın gözü yükseklerde değil. "Bir tarafımı yırtıp Real Madrid'de oynayacağıma İstanbul, Siirt takılırım" mantığıyla 30 yaşına kadar orada burada sürünen bir kariyeri oldu malesef. İkinci Beşiktaş döneminde o meşhur göbeğiyle bile neler yaptıklarını hatırlarsak, kendisine ne kadar yazık ettiğini daha iyi anlarız..

Sergen dört büyüklerde de oynamıştı dedik. Kendisi Beşiktaş'lı Sergen'dir zaten hiç tartışmasız. Ancak Galatasaray'lıların kalbindeki yeri de ayrıdır. Sarı kırmızılılara gelişi de gidişi de efendice, takıma katkısı da muazzam olmuştur. O yüzden Galatasaray formasına da aşinayız Sergen'in. Ama diğer iki büyük takımda kayda değer hiçbir şey yapmamıştır, dolayısıyla hafızalarda pek yer etmemiştir..

1999-00 sezonu başında Fenerbahçe tarafından kiralandı Sergen Yalçın. Fener'in başında Rıdvan Dilmen vardı. UEFA kupasından elenince Rıdvan istifa etti, yerine Zeman geldi. Moshoeu'yu sağa çiviledi, Sergen'i sola çiviledi, takım battı Sergen sallamadı derken devre arasında sözleşme fesh edildi..

Arada Galatasaray'ın efsane sezonunda yer alma fırsatı buldu Sergen; ama sene başında iki tane gerizekalı UEFA kupası maçı oynadığı için efsane kadroya ismini yazdıramadı..

2000-01 sezonu için Trabzonspor'a transfer oldu. Lange'li, Jarko'lu, Tamer Tuna'lı karadeniz ekibinde de beklentilerin gerisinde kaldı Sergen. Bunda tabi oynadığı takımların kötü jenerasyonuna denk gelmesi, takımın hedefsizliği, Sergen'in mutlu olmaması gibi etkenler de önemliydi..

Derken Sergen 2001-02 sezonu başında bir şeylerin farkına vardı. Galatasaray'a transferiyle birlikte Lucescu'nun talimatlarına itiraz etmedi, fazla kiloları verdi, antrenmanları aksatmadı ve bugün kendisini bu şekilde hatırlamamıza olanak sağladı. Fener ve Trabzon'da geçirdiği bu berbat iki sezon olmasa belki de hiç akıllanmayacak, 'napıyorum lan ben' demeyecek ve hatta hiçbir zaman efsane olamayacaktı. Ve biz de yukarıdaki Fenerbahçe ve Trabzonspor formalarının yanına Galatasaray ve Beşiktaş formalarını da ekleyip şöyle diyecektik: "Sergen Yalçın da Mustafa Kocabey gibi, Tarık Daşgün gibi gelecek vaad eden bir yetenekti; ama kendisini bir türlü geliştiremedi"

Yeni Federasyon Başkanımız YD


Beşiktaş kurtuldu, şimdi federasyon düşünsün! Aynen Şişko Nuri'nin repliğindeki gibi ;

-Babam çok zengin benim. Alacam federasyonu, vuracam kırbacı vuracam kırbacı!

27 Şubat 2012 Pazartesi

Beşiktaş Nasıl Kurtulur?

"Galatasaray'a sene başından beri o kadar transfer yapıldı ama hala takımda eksik var, Adnan Polat yönetimi takımı nasıl boşalttıysa artık" diye bir yorum okumuştum geçenlerde. Şu anda Beşiktaş'ın durumu da aynen böyle. Tüpçü öylesine laçka ve boş bir kadro kurmuş ki elini taşın altına sokacak yönetimi büyük bir enkaz bekliyor. Kağıt üzerinde kalabalık bir kadro var; ama iki sakatlık oldu mu kadro kurulamıyor, o derece boş bir kalabalık var Beşiktaş takımında.

Son söylemem gerekeni ilk söyleyeyim; kesinlikle Fernandes, Ernst ve Sivok hariç bütün yabancılar gönderilmeli, kiralıklar kesinlikle satın alınmamalı. Yazının devamında bunları ayrıntılı anlatıyorum zaten.

Öncelikle kaleden başlamak lazım. Rüştü bir takımda bulunabilecek neredeyse en iyi yedek kaleci. Dünyanın en tecrübeli kalecilerinden biri, ihtiyaç duyulduğunda oyuna girip görevini yapabilecek, sırıtmayacak, takıma da güven verebilecek bir eldiven. Yedek olarak kadroda tutulmalı. Cenk ise büyük takım kalecisi değil. Defansa güven vermiyor, takımı rahatlatmıyor. Yenecek her pozisyonu yiyor. Eğer büyük takımsan, bu ligde şampiyonluk hedefliyorsan, Avrupa'da adından söz ettirmek istiyorsan Cenk kesinlikle olmaz. Gönderilmeli, yerine de yerli kaleci alınacaksa Sinan Bolat ilk sırada düşünülmeli. İkinci sırada da Onur Recep Kıvrak düşünülebilir. Tolga Zengin Trabzon'lu olduğu için alınması soz olabilir; ancak Onur için aynı durum söz konusu değil. Trabzonspor'un futbolcularını elinde tutabilme başarısı(!) göz önüne alındığında imkansız bir transfer değil. Beşiktaş'san uğraşıp alacaksın kardeşim..

Savunmaya geçersek kesinlikle bir sağ bek şart. Malesef yerli sağ bek sıkıntımız zaten malum olduğundan yabancı pazara yönelinebilir. Valencia'daki Miguel düşünülebilir mesela. 32 yaşında. İki sene daha iyi performans sergiler Türkiye'de, iş ahlakı da iyi bir futbolcu, takımı küçümsemez. Kesinlikle takıma faydalı olacaktır. Yedek olarak Ekrem Dağ her zaman iyi bir rotasyon elemanıdır. Ekrem'in şanssızlığı kadronun boktan olması sebebiyle kendisine gereğinden fazla ilk 11'de oynama gerekliliği düşmesi. Ekrem sürekli banko oynayacak oyuncu değil; ancak her zaman iyi bir yedektir. Stoperleri zaten en sağlam bölgesi Beşiktaş'ın. Sivok, Egemen, Ersan ve Toraman iyi bir dörtlü. Atınç da bir Anadolu klübüne kiralanabilir. Sol bekte de İsmail ve Tanju vasat bir rotasyon; fakat sağ bek sıkıntısı da malum olduğundan ve yabancı bir sağ bek alınmak zorunda olduğundan yerli sol bek olarak ikisiyle bir sene daha idare etmekten başka çare yok. Zaten kötü bir rotasyon değil sadece vasat kalıyorlar..

Orta sahada Ernst, Fernandes ikilisi banko oynamalı. Oldukça sağlam bir ikili, Fernandes'in yetenekleri de cabası. Süper lig'in Selçuk ve Melo'yla beraber en iyi göbek ikilisi tartışmasız bunlar. Yanlarındaki üçüncü isim de Necip veya mutlaka transfer edilmesi gereken Alper Potuk ve Soner Aydoğdu'dan biri olmalıdır. Yukarıda da söylediğim gibi Beşiktaş'san gidip alacaksın kardeşim. Aurelio da tecrübeli rotasyon elemanı olarak bir sene daha kalabilir.

Kanatlar işte büyük problem. İlk 11 düzeyinde transferler yapılması lazım bu mevkilere. Q7 ve Simao'nun arkalarına bakmadan gönderilmesi lazım. Öncelikle Quaresma'dan başlayalım. Çok yetenekli futbolcu kardeşim tamam; ama futbolu bilmiyor ulan bu adam. Yetenekli olmakla takım için faydalı olmak farklı şeylerdir. Quaresma topu adamın bacak arasından geçirip götünden çıkarabilecek kadar yetenekli futbolcu ama topsuz alanda oynama, gol yollarına yaklaşma zekası yok bu adamda. Böyle olunca gol yollarında en etkili olması gereken mevkilerden birinde, üstelik takımın en güvendiği isimken takımı bir kişi eksik oynatıyor. Guti'nin de dediği gibi "Beşiktaş bir sirk takımı değil, futbol takımı!" Simao ise futbolu çok iyi bilen bir adam. Türkiye ligi standartlarının da üstünde evet. Ama adam doymuştan da öte, futbolu bu kadar mı sikine takmaz bir adam mına koyayım. Hala bu adamda ısrar etmenin mantığı nedir? Yol vereceksin bu ikisine de.. Bu bölgeye transfer edilirse iyi olacağını düşündüğüm birkaç isim var. Öncelikle Espanyol'da kiralık oynayan Vladimir Weiss. Bonservisi Manchester City'de ama siksen orada oynayamaz. 89'lu adam. Topla ve topsuz çok süratli, teknik ve takım oyuncusu. Yaklaşık 5m €'ya bonservisi alınır ve elini öpene 10m €'a satılır. Takıma faydası da cabası. Aslında Galatasaray'a alınmasını çok istediğim bir isim; ama konumuz Beşiktaş:) Bu scout'luk konusunda da iddialıyım, itusözlük'te Eden Hazard ve Michel Bastos başlıklarını açmışlığım vardı sözlükçülük yıllarımda:) O yüzden tekrar yazmak istiyorum beni heyeanlandıran bu ismi: Vladimir Weiss!! Bunun yanında bonservisi elinde olan Florent Malouda da iyi bir transfer olur. Uygun bir bonservis bedeliyle alınabilecek Joe Cole'u da listeye dahil edebiliriz.. Bir de Yasin Öztekin o bölgeye iyi transfer olur, eğer Cavcav anasının nikahını istemezse tabi.. Elimizde de Veli ve Burak var rotasyon elemanı olarak, böylece kanat konusunu da geçiyorum.

Forvet hattında ise transferi bırakın birkaç futbolcu takımdan gönderilirse takıma daha çok fayda sağlanır. Almeida, Edu ve  Holosko gönderilmeli. Bebe konusunda yorum yapamayacağım zira adamı izlemedik, tekrar kiralanır mı kiralanmaz mı bilemeyeceğim, genç oyuncu. Mustafa Pektemek ise artık ilk 11 oyuncusu olmalı. Ancak yine de en az onun kadar kaliteli ve takıma faydalı olabilecek bir santrafor daha alınmalı. Burak Yılmaz tekrar Beşiktaş'a gelir mi bilmem ama PSG'de babalar gibi Mevlüt duruyor. Pektemek'le çok güzel rotasyona girerler, çift forvet oynadıklarında da birbirlerini tamamlarlar. Pektemek daha çabuk ve yüzü kaleye dönük oynayan bir forvet. Mevlüt ise arkası dönük oynamayı seven, yere sağlam basan, hava toplarına hakim ve çok kuvvetli bir santrafor. PSG'de de kadroya giremiyor, alıp getireceksin. Ve de eğer geleceğin takımını kuruyorsak Gaziantep'ten Muhammed Demir'in de kadroya katılması taraftarıyım. Defalarca yazdığım gibi Beşiktaş'dan alacaksın kardeşim. Tabata'lara, Alves'lere falan abuk subuk paralar verdiysen, bu adama da biraz vereceksin..

Biraz fantezi bir yazı oldu; ama çok da mantıksız hayallere kapıldığımı düşünmüyorum. Kandi çapımda scout'luk yaptım denebilir. Son olarak oluşan kadroyu bir yazayım buraya..

----------------Sinan Bolat/Onur Kıvrak
------------------------(Rüştü)

Miguel-----------Sivok-----------Egemen-----------İsmail
(Ekrem)---------(Ersan)---------(Toraman)---------(Tanju)

-------------------Ernst-------------Necip
------------------(Soner)---------  (Alper)
-----------------(Aurelio)

Malouda/Joe Cole---------Fernandes--------------Vladimir Weiss
--(Burak/Yasin?)-------(Muhammed Demirci)---------(Veli/Bebe?)

-----------------------M.Pektemek/Mevlüt
---------------------- (Muhammed Demir)
------------------------(Mehmet Akyüz)

Ne diyorsunuz??.....

Siktir Pişkin Mahluk!


Beşiktaş basketbol takımı iyi giderken, futbol takımı da avrupada doludizgin giderken kaçacrasına klübü terk etmesine bir anlam veremedik. Üstüne şimdi bir de 103 milyon dolar'dan vazgeçtiğini açıkladı. Ulan benim hayatım boyunca yüzde birini bile göremeyeceğim bir paradan vazgeçti adam. Neler dönüyor beyler???

Şimdiye kadarki federasyon başkanlarının en iğrenci, en haysiyetsizi, en yüzsüzüyle karşı karşıyayız. Beşiktaş'ı halletti şimdi tüm Türkiye'yi becerip rahatlayacak. Şike iddanamesinde adı geçen bir sanığın başkan olmasını destekleyen herkes bunun vebali altında ezilecektir.

Yönetim listesini okuyunca da hayal kırıklığına uğradım: Yazıklar olsun Fethi hocam!!
Related Posts with Thumbnails