
7 Kasım 2009 Cumartesi
Madrid Derbisi

6 Kasım 2009 Cuma
Dinamo Bükreş-0 Galatasaray-3 (Daddy Cool)

Maç çok sıkıcı olduğundan ara ara sigara içmeye kaçtım,bol bol muhabbet ettik arkadaşlarla,geyik yaptık. O yüzden dikkatli izleyemedim ama Sabri,Topal,Barış ve Kewell'ı çok beğendim.Hepsinin skora etki etmesi de güzel oldu. Sabri giderek daha iyi oynamaya devam ediyor,zaten hızlıydı artık aklını da kullanıyor. Topal da Barış geldikten sonra daha verimli,daha hızlı oynamaya başladı. Attığı gol mükemmeldi,daha çok görmek isteriz bunları. Barış da enerjisini göstermeye devam ediyor,biraz daha tasarruflu kullanırsa çok daha iyi olacak. Gattuso olduğunu farketti,basit oynuyor. Rijkaard kesik atarak belli etti Barış'a kendini Lampard sanmaması gerektiğini. Barış her zaman rotasyonda olması gereken bir isim.

Arda ve Nonda da iyiydi ama diğerleri kadar değil. Nonda attığı golle de kaçırdığı golle de geriye yaslanan defansların arasında iş yapabileceğini gösterdi. Diğerleri de işlerini yaptı çok kasmadan,özellikle defans ve Leo Franco'ya iş düşmedi pek. Zaten sporx'in de dediği gibi idman havasında geçti maç. Rijkaard Sivas maçındaki kadroyu dönen eksiklere rağmen bozmayarak o takımdan memnun olduğunu gösterdi,takım da kendisini yanıltmadı neyse ki. Büyüksün Rijkaard,ders alınması gereken adamsın...

Son olarak Harry Kewell. Oz Büyücüsü lakabını da,Daddy Cool lakabını da sonuna kadar hakediyor,gün geçtikçe kendisine olan hayranlığım büyüyor. 60 dakika oynayabiliyor eleştirilerine inat,bu sene her maç 90 dakikayı çıkarabileceğini gösteriyor. Zaten her maç 90 dakika oynayabilecek olsa bu adamı elde tutmak da,getirmek de imkansızdır. Muhteşem bir özgüven,soğukkanlılık,zarafet. İzlemeye doyamıyorum bu adamı,sahada görmek bile seyirciler güven kaynağı. Dün yine muhteşem bir gol attı. Özellikle topu önüne alışı Türkiye'de çok az oyuncunun sahip olduğu bir meziyet gerektiriyor. İyi ki varsın Daddy Cool,hiç gitme...
Etiketler:
analiz,
galatasaray,
uefa avrupa ligi
5 Kasım 2009 Perşembe
Şampiyonlar Ligi Çarşamba Gecesi

Gece Rubin Kazan-Barcelona maçıyla başladı. İlk yarıda 2-3 pozisyon dışında fazla atraksiyon yokken ikinci yarıda Rubin'in en etkisiz ismi Gökdeniz'in çıkmasıyla beraber maç çok zevkli hale geldi. Oyuna giren Bukharov Barcelona defansını zorlamaya başlayınca Dominguez'in de katkısıyla Rubin açıldıkça açıldı. Çok ilginç bir maç oldu. İkinci dakikada İbra direğe nişanlamasaydı 4-5 olurdu maç. Aynı şekilde ikinci yarıda Rubin de atabilirdi 1-2 gol. Ama golcülerin beceriksizliği 0-0'a bağladı maçı.

Ardından Lyon-Liverpool maçı başladı. Benitez'in Liverpool'u hedef maçları kazanmasıyla ünlüydü fakat bu sefer takımın başında kaptan Gerard yoktu. Yine de Liverpool maç boyunca iyiydi. Lloris maçın yıldızı oldu yaptığı kurtarışlarla. Arada da uyumsuz defans hattından kaynaklanan 1-2 pozisyon verdi Liverpool. Glen Johnson ve Fabio Aurelio'nun yokluğunda Carragher sağbek oynarken Insua da solbekte yer alıyordu. Skrtel ve Degen de olmayınca Agger'in yanında sahanın en kötüsü olan Kyrgiakos'la başladı Liverpool. hoş, Kyrgiakos olmasa Lyon'un pozisyonu bile olmayacaktı belki. Oyuna sonradan giren Babel enfes bir gol attı. Ardından son dakikada oluşan karambolde Lisandro'nun golüne engel olamayan Liverpool bu seneki şampiyonlar ligi serüveninde çok zorlu bir sürece girdi.

Gecenin diğer maçları da özetlerden izlediğim kadarıyla çok zevkli geçmiş.
E grubu
Fiorentina:5 Debrecen:2 (Mutu 14', Danielli 52', Montolivo 59', Marchionni 61', Gilardino 74', Rudolf 38', Coulibaly 70')
F grubu
Dinamo Kiev:1 İnter:2 (Shevchenko 21', Milito 86', Sneijder 89')
G grubu
Sevilla:1 Stutgart:1 (Navas 14', Kuzmanovic 78')
Unirea:1 Rangers:1 (Onofras 88', McCulloch78')
H grubu
Arsenal:4 Alkmaar:1 (Fabregas 25' 53', Nasri 43, Diaby 72', Lens 82' )
Standard Liege:2 Olympiakos:0 (Mbokani 30', Jovanovic 88')
Gecenin en güzel golleri Kuzmanovic, Sheva, Milito, Onofras, Nasri ve Diaby'den gelirken bunların en iyisi Kuzmanovic'inkiydi bana göre
4 Kasım 2009 Çarşamba
Emre Tilev
yürü git lan!

Bir de en sonda "Eğer bir teknik adam, bir sezon önce küme düşen bir takımı alıp Serie A'da üçüncü yapıyor ve Şampiyonlar Ligi'ne gitmeye hak kazanıyorsa, bu teknik adamda herhangi bir sorun olduğunu düşünmüyorum" demiş. Juventus'un nasıl küme düştüğünü tüm dünya biliyor ama bu teknik adam bilmiyor galiba. Gerçekten Juve'ye bu gözle bakıyorsa bu adam, çalıştırdığı takımlara sadece acırım!
Sergio Kun Agüero
Beşiktaş:0 Wolfsburg:3

Beşiktaş'ın şampiyonlar ligi macerası an itibariyle sona erdi. Maç başlamadan önce Beşiktaş'ın eksik bir kadroyla sahaya çıkacağı biliniyordu. Ancak bağırsak enfeksiyonu geçiren Ernst'in yokluğu bilinmeyen ve en büyük eksiklikti. Nitekim Ernst'in yerinde onayan Uğur maç boyunca saç baş yoldurdu.
Maç hakkında söylenecek fazla birşey yok aslında. Wolfsburg iyi başladı, Hakan da öyle. Orta saha savunmaya katkı yapmayınca Misimoviç rahat vurdu 1-0 oldu. Ardından Beşiktaş yavaştan dengeyi sağlamaya başladı. İlk yarıda Bobo iyi top sakladı. Ancak savunmaya yardım etmeyen orta saha hücuma da katılmadı anlaşılmaz bir şekilde Fink ve Tabata haricinde. Serdar'ın bir pozisyonu vardı ki bu ilk yarı boyunca Beşiktaşın tek yakalayabildiği posizyondu. İkinci yarıya başlarken Serdar çıktı Tello girdi oyuna. Bu arada kanat oyuncularının zaman zaman yer değiştirmesine alışığız ama Ekrem ve Tello'nun hangi kanatta oynadığını anlayamadım açıkçası. İbrahim Üzülmez takımın iyilerindendi çıkana kadar. Fink ise en iyisiydi. Beşiktaşın yalandan baskısı sürerken defansın hatasında Hakan'ın bütün çabalarına karşılık ikinci golü yedi Beşiktaş. Ve ardından rakip takım sahada 12 kişi oldu. Çok övülen Beşiktaş taraftarı top kaleye girer girmez protestoya başladı ve takıma üçüncü golü yedirdi.
"Yıldırım Demirören yeter" derken Süleyman Seba ve Serdar Bilgili gibi iki tane muhteşem başkanı da aynı şekilde yediklerini unutuyor çarşı.
Etiketler:
analiz,
beşiktaş,
şampiyonlar ligi
2 Kasım 2009 Pazartesi
Galatasaray: 2 - Sivasspor: 0

Galatasaray maça fırtına gibi başladı. 11. dakikadaki gole kadar Sivasspor yarı sahayı geçemedi bile. Ancak nedense Beşiktaş maçından beri süregelen golden sonra geri çekilme geleneği bu maçta da devam etti. Frano'nun topla ilk buluştuğu dakikanın 12. dakika olduğu maçta bu dakikadan sonra uyutucu sıkıcılık başladı. Yan toplarla topa sahip olup, uzaktan şutlarla kaleyi yokladı Galatasaray. İlk 10 dakikadaki hücum zenginliği bir anda kayboldu. İlk yarıda uzatmalar oynanırken hakem Bülent Yıldırım "helal olsun" dedirtecek bir kararla Petkoviç'in gereksiz laubaliliğinin cezasını verdi. Endirekt vuruşta Kewell kalitesini konuşturarak topu ağlarla buluşturdu. Kalitesini kullanarak diyorum çünkü alışık olduğumuz şekilde abanmadı topa, ayağının dışıyla şık bir vuruş yaptı ve topa o yakın mesafeden falso verdi. Bizimkilerin ondan öğrenmesi gereken çok şey var.
Rijkaard bazı şeyleri oturtmaya çalışıyor. Ne olursa olsun topu ileri şişirmeyen, sakin ve sağlam oynayan bir takım yaratmaya çalışıyor. İleri uçta bunu başarsa da savunma ve orta saha elemanlarımız yeterince teknik donanıma sahip olmadığından o bölgede etkili dikine paslar yerine genelde yan top yapıyor ve mutlak gol bulması gereken maçlarda bile zaman kaybediyor bu takım. Bu pas trafiğini sene başında Arda ve Elano'yu orta üçlüde deneyerek çözmeye çalıştı; ancak onlar da topun gerisine geçmeyi çok seven adamlar olmadığından savunmada sıkıntı yaşadı. Bu maçta da Sarp, Topal ve Barış gibi savaşan oyuncularla kurulu orta saha rakibe pozisyon dahi vermedi ama ileriye de doğru düzgün top taşıyamadı. Bu adamlar alışmış "kap topu, şişir forvete" mantalitesiyle oynamaya, top yere inince afallıyorlar. Rijkaard bu mantalitesinden vazgeçmez ve vazgeçmedi de, bizde gördük ki sene başına oranla gelişme var tabi. Misal Tobol maçlarında hemen her topu alışında pas verecem diye kendi ekseninde 360 derece dönen Sarp, topu daha çabuk oyuna sokmayı öğrenmiş. Ama çok basan, pres yapan takımlar karşısında afallama problemi devam ediyor. Topu verkaçlarla, hızlı pas trafiğiyle ileri taşımayı beceremiyor hala bu adamlar; ya yan top yapıyorlar ya ad geriye dönüyorlar ve ileri çıkamıyoruz. Linderoth inşallah sakatlanmazsa ilaç gibi gelecektir bu orta sahaya. Rijkaard da onu kademeli olarark ısıtarak sürüyor sahaya, bu sene 2 senedir beklenilen İsveçli, tam da kendini gösterebileceği bir sistemle geri dönecektir umarım.
Baros'un yokluğunda ise Nonda görevini iyi yapıyor. Zaten tsl'deki en iyi yedek santraforlardandır Nonda. Oyuna girince skora katkı sağlıyor, bir antrenör daha ne istesin. Zaten son yarım saatte falan giriyor, skoru değiştirdi mi olay bitmiştir. Ama artık uzun bir süre ilk onbir oynayacak siyahi futbolcu. Monaco'daki günlerine dönerse çok rahatlatır takımı, yoksa alacağı tepkilerden ikinci yarıda girip değiştirdiği maçların kredisi de kurtaramaz onu ve sene sonunda yollanır.. Rijkaard akıllı adam, tedbiri elden bırakmayıp iki maçtır Kewell'i da deniyor ileride, ne olur ne olmaz belki Nonda da sakatlanır veya ceza alır diye..
Genç oyuncu manyağı bir Galatasaray taraftarı olarak Serdar Eylik'in daha erken oyuna geçmesini istiyordum; ancak Rijkaard seksenlerde oyuna almayı uygun gördü..
Cm'den futbolcu alındığını biliyordum ama hoca alındığına ilk defa şahit oldum. Muhsin Ertuğral'ı tahminimce cm'de kariyerli türk hocaları bölümünden bulup getirdi Mecnun başkan, zira kendisinin afrika futbolunu takip ettiğini sanmıyorum. Muhsin hoca bir şeyler yapmak istiyor; ama önünde sene başında türbülent'in kurduğu saçma takımdan başka bir seçenek olmadığından, en azından devre arasına kadar ciddi sıkıntı yaşayacak. Eğer bir takımın yabancıları ilk 11'e giremeyecek kadar kötüyse, o takım küme düşmeye mahkumdur.. Muhsin hoca Sezer, Cihan, Erman gibi mesafe kateden oyuncularla orta alanı çabuk geçmeyi düşündü ama arkada sağlam adamları olmadığından kaptırılan toplarda takımı panik oldu ve bir türlü organize olamadılar. Sezer gibi savaşçı bir futbolcuyu 38.dakikada çıkarmak da bana göre hatalıydı, sivas maçtan da kopmuştu zaten.
Galatasaray'ın bu maçta puan kaybetme diye bir lüksü yoktu, kaybetmedi de zaten. Bana göre şampiyonluğun en güçlü adayı Galatasaray'dır, taraftar sakın anlık gaza gelmesin; şubat ayını beklesin..
Etiketler:
analiz,
galatasaray,
türkiye süper lig
1 Kasım 2009 Pazar
Digi Digi Digitürkler,Mutlu Mesut Aileler

Digitürk bilerek veya bilmeyerek bana kıyak yapıyor. Şu berbat havada Galatasaray'ı izlemek için kahveye gitmeye hazırlanırken -sigara yasağı da cabası- kanalları geziyordum ki Lig Tv'nin açık olduğunu gördüm. Evdekilere sordum,hiçbir bilgileri yok. Neyse yayıla yayıla şu maçı izleyeceğim için teşekkür ediyorum Digitürkçülere,umarım ekstra para istemezler :)
Galatasaray-Sivasspor Maçına Doğru

Galatasaray Rijkaard geldiğinden beri ilk defa bu kadar çalkantılı olaylar yaşıyor. Elano,Keita ve Baros kesinlikle oynamıyor,bazı gazetelerin iddiasına göre Arda da morali bozuk olduğu için oynamayacak. Aydın'ın hafif sakatlığı var dünkü idmana çıkmadı,oynama ihtimali var. Linderoth'un oynaması halinde orta saha rahatlayacaktır ama ilerde tek alternatifin Nonda olduğunu bilmek sinirlerimi bozuyor. Bu maçta iyileşmiş ve kondüsyon açığı yoksa Serkan Çalık'ı izlemek isterim. Balta bir süre yedek kalsa fena olmaz,kendini toparlamadan oynatılması en çok Hakan'a zarar verir!
Galatasaray maçı kazanacaktır,zorlanabilir ama kazanacaktır. Özellikle Kewell'dan güzel bi oyun bekliyorum. Maçın başlamasına 2 saatten az bi süre kaldı,umarım Galatasaray taraftarı tribünü doldurur...
Avrupa'dan Futbol

Premier Lig'de sürprizi yine L'pool yaptı.Yenseler de yenilseler de sürpriz oluyor,Milan'dan daha dengesiz bi takım varsa Liverpool'dur. Sunderland'e yeniliyor,ManU'yu yeniyor,gidiyor Anfield'da Lyon'a maç veriyor. Bu hafta da Fulham'a deplasmanda 3-1 yenildiler. Degen ve Carragher'ın kırmızısı da tuz biber oldu. Arsenal Emirates'de Fabregas-Van Persie işbirliğiyle Londra derbisini 3-0'la geçti,Tottenham'a bi darbe daha vurdu. Chelsea Bolton'a deplasmanda 4 tane attı,2. ve 4. golleri izlemeniz gerek özellikle 4.gol muhteşem... ManU Old Trafford'da Blackburn'u zorlanmadan 2-0'la geçti.
La Liga'da da sürpriz vardı,72'de Keita'yla öne geçen Barça 90'da Pique'nin kendi kalesine attığı golle 2 puanı Osasuna'ya bıraktı. Hafta içi oynayacakları Rubin Kazan maçı öncesi moral de bulamadılar. Real Madrid'de kazan kaynarken Pellegrini cesur bi hamleyle Guti'yi kadro dışı bırakıp,Raul'u 11'e almadı. Higuain'in 2 golüyle kazandılar ama CR9 gelmeden işleri zor. La Liga'daki takımım Atletico Madrid'de çöküş sürüyor,Bilbao'ya deplasmanda 1-0 kaybettik ne yazık ki...
Almanya'da maçların hemen hemen hepsinde sürpriz vardı,skorlar kadar geri dönüşler de güzeldi.
Hamburg 2-3 Mönchengladbach (1-0,1-1,2-1,2-2,2-3)
Wolfsburg 3-3 Mainz 05 (1-0,2-0,2-1,2-2,3-2,3-3)
Schalke 2-2 B.Leverkusen (0-1,0-2,1-2,2-2)
Nurnberg 2-2 W.Bremen (1-0,2-0,2-1,2-2)
Stuttgart 0-0 B.Munich
Ligue 1'de Lyon St.Etienne'i Gomis'le geçti,dost kazığı diye buna derler.
Liga Sagres'te (Portekiz) haftanın maçında Braga evinde Benfica'yı 2-0'la geçti...
Etiketler:
analiz,
bundesliga,
epl,
la liga,
ligue 1
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)