Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

2 Kasım 2009 Pazartesi

Galatasaray: 2 - Sivasspor: 0

Digiturk sifresinin kırılması sebebiyle derbi sonrası moral maçı olmasına rağmen tribünlerde ciddi boşluklar vardı. Bu soğukta ne gidecem stada diye düşünmüş olacak taraftar..
Galatasaray maça fırtına gibi başladı. 11. dakikadaki gole kadar Sivasspor yarı sahayı geçemedi bile. Ancak nedense Beşiktaş maçından beri süregelen golden sonra geri çekilme geleneği bu maçta da devam etti. Frano'nun topla ilk buluştuğu dakikanın 12. dakika olduğu maçta bu dakikadan sonra uyutucu sıkıcılık başladı. Yan toplarla topa sahip olup, uzaktan şutlarla kaleyi yokladı Galatasaray. İlk 10 dakikadaki hücum zenginliği bir anda kayboldu. İlk yarıda uzatmalar oynanırken hakem Bülent Yıldırım "helal olsun" dedirtecek bir kararla Petkoviç'in gereksiz laubaliliğinin cezasını verdi. Endirekt vuruşta Kewell kalitesini konuşturarak topu ağlarla buluşturdu. Kalitesini kullanarak diyorum çünkü alışık olduğumuz şekilde abanmadı topa, ayağının dışıyla şık bir vuruş yaptı ve topa o yakın mesafeden falso verdi. Bizimkilerin ondan öğrenmesi gereken çok şey var.
Rijkaard bazı şeyleri oturtmaya çalışıyor. Ne olursa olsun topu ileri şişirmeyen, sakin ve sağlam oynayan bir takım yaratmaya çalışıyor. İleri uçta bunu başarsa da savunma ve orta saha elemanlarımız yeterince teknik donanıma sahip olmadığından o bölgede etkili dikine paslar yerine genelde yan top yapıyor ve mutlak gol bulması gereken maçlarda bile zaman kaybediyor bu takım. Bu pas trafiğini sene başında Arda ve Elano'yu orta üçlüde deneyerek çözmeye çalıştı; ancak onlar da topun gerisine geçmeyi çok seven adamlar olmadığından savunmada sıkıntı yaşadı. Bu maçta da Sarp, Topal ve Barış gibi savaşan oyuncularla kurulu orta saha rakibe pozisyon dahi vermedi ama ileriye de doğru düzgün top taşıyamadı. Bu adamlar alışmış "kap topu, şişir forvete" mantalitesiyle oynamaya, top yere inince afallıyorlar. Rijkaard bu mantalitesinden vazgeçmez ve vazgeçmedi de, bizde gördük ki sene başına oranla gelişme var tabi. Misal Tobol maçlarında hemen her topu alışında pas verecem diye kendi ekseninde 360 derece dönen Sarp, topu daha çabuk oyuna sokmayı öğrenmiş. Ama çok basan, pres yapan takımlar karşısında afallama problemi devam ediyor. Topu verkaçlarla, hızlı pas trafiğiyle ileri taşımayı beceremiyor hala bu adamlar; ya yan top yapıyorlar ya ad geriye dönüyorlar ve ileri çıkamıyoruz. Linderoth inşallah sakatlanmazsa ilaç gibi gelecektir bu orta sahaya. Rijkaard da onu kademeli olarark ısıtarak sürüyor sahaya, bu sene 2 senedir beklenilen İsveçli, tam da kendini gösterebileceği bir sistemle geri dönecektir umarım.
Baros'un yokluğunda ise Nonda görevini iyi yapıyor. Zaten tsl'deki en iyi yedek santraforlardandır Nonda. Oyuna girince skora katkı sağlıyor, bir antrenör daha ne istesin. Zaten son yarım saatte falan giriyor, skoru değiştirdi mi olay bitmiştir. Ama artık uzun bir süre ilk onbir oynayacak siyahi futbolcu. Monaco'daki günlerine dönerse çok rahatlatır takımı, yoksa alacağı tepkilerden ikinci yarıda girip değiştirdiği maçların kredisi de kurtaramaz onu ve sene sonunda yollanır.. Rijkaard akıllı adam, tedbiri elden bırakmayıp iki maçtır Kewell'i da deniyor ileride, ne olur ne olmaz belki Nonda da sakatlanır veya ceza alır diye..
Genç oyuncu manyağı bir Galatasaray taraftarı olarak Serdar Eylik'in daha erken oyuna geçmesini istiyordum; ancak Rijkaard seksenlerde oyuna almayı uygun gördü..
Cm'den futbolcu alındığını biliyordum ama hoca alındığına ilk defa şahit oldum. Muhsin Ertuğral'ı tahminimce cm'de kariyerli türk hocaları bölümünden bulup getirdi Mecnun başkan, zira kendisinin afrika futbolunu takip ettiğini sanmıyorum. Muhsin hoca bir şeyler yapmak istiyor; ama önünde sene başında türbülent'in kurduğu saçma takımdan başka bir seçenek olmadığından, en azından devre arasına kadar ciddi sıkıntı yaşayacak. Eğer bir takımın yabancıları ilk 11'e giremeyecek kadar kötüyse, o takım küme düşmeye mahkumdur.. Muhsin hoca Sezer, Cihan, Erman gibi mesafe kateden oyuncularla orta alanı çabuk geçmeyi düşündü ama arkada sağlam adamları olmadığından kaptırılan toplarda takımı panik oldu ve bir türlü organize olamadılar. Sezer gibi savaşçı bir futbolcuyu 38.dakikada çıkarmak da bana göre hatalıydı, sivas maçtan da kopmuştu zaten.
Galatasaray'ın bu maçta puan kaybetme diye bir lüksü yoktu, kaybetmedi de zaten. Bana göre şampiyonluğun en güçlü adayı Galatasaray'dır, taraftar sakın anlık gaza gelmesin; şubat ayını beklesin..

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails