Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

21 Ağustos 2009 Cuma

Madrid'e Veda


Real Madrid sene sonu satın alma opsiyonunu kullanıp 5 milyon euro'ya transfer ettiği Alvaro Negredo Sanchez'i 15 milyon euro karşılığında Sevilla'ya gönderdi... Hull City de ilgileniyordu, hatta belki onlara daha çok lazımdı ama parayı veren düdüğü çaldı yine! Fabiano-Kanoute-Kone-Chevanton-Negredo... Muhteşem bir hücum hattı ama oynayamayanların çıkaracağı sorunlarla başa çıkabilecekler mi acaba?


Groningen'e ne oluyor?



Böyle bir kontra kabul edilemez. Hele henüz maçın 37. dakikasıysa.. Son iki yıldır çıkışa geçen Groningen bu sene üç maçta 2 mağlubiyet bir beraberlik elde etti. Bu gol sebebini açıklıyor sanırım..

Güzel Goller #3


Son vuruşa kadar fena halde Hakan Şükür'ün Leeds'e attığı golü andırıyor. Be kardeşim madem böyle yeteneklerin vardı neden iki senedir sadece kalıplı ve genç bir öküz olduğunu düşünmemizi sağladın.. Daha çok görmek istediğimiz hareketler bunlar, mükkemmeldi..

Depresif Milli Takım'da


Depresif Dombili Flamengo'daki performansı sonrası yeniden milli takıma çağırılmış... Dunga olduğu için çok şanslı depresif Scolari veya Perreira olsa milli formayı zor görürdü... 16 maçta 10 gol atması ne kadar etkileyiciyse,Inter'de yaptıkları ve Flamengo'ya ilk geldiği günlerde yaptığı "Bana İmparator diyeceksiniz." tarzı açıklamaları o kadar itici...

Umarım kendini toparlar da koca Brezilya takımı forvette Luis Fabiano'ya kalmaz... Şimdi Şişman Ronaldo'yu bekliyoruz artık,bir an önce sakatlıklardan kurtulsun 2010 Dünya Kupasında lazım olacak :)

Onlara Göre Süt, Bana Göre Çikolata!

Nette gezinirken buldum bu fotoyu. Böyle kaleci formaları da vardı zamanında, Taffarel bile giymiş baksanıza..

Bolt,Rekor,Doping


200 metre'de de dünya rekoru kırdı Uçan Adam... Kendi açıklamaları kırmayacağı yönündeydi ama Allah "koş ya kulum" dedi,yine rekor geldi...
Doping söylentileri çıkaranlara ben sövüyordum da Mert Aydın edepli bi cevap vermiş ;

-Amerikalılar neyi bulamadı da Jamaikalılar buldu???

Yarışı 4.sırada bitiren Shawn Crawford'un sözleri de hoşuma gitti ;

-Yarış bittiğinde "Game Over" yazısı çıkmasını bekledim.Çünkü bir video oyununda gibi hissettim.



-Amacım efsane olmak ve bu yolda bir adım daha attım. Bu kadar hızlı koştuğumu yarışta fark etmedim...

Usain Bolt

Siz neden seviyorsunuz bilmiyorum ama Bolt bana çok doğal geliyor... Sanki günlük hayatında da böyle güleç,sırıtkan,neşeli bi insanmış gibi geliyor... Ayrıca imkansızlıklar içinde dahi olsa ABD'yi reddedip Jamaika adına koşması ve bayrağına,milletine bu kadar sahip çıkması da bu adamı sevmeme hakkımı elimden alıyor... Yürüyedur Bolt...

The Big Defender!

2002 dünya kupasından sonra fifaworldcup.com'da Alpay Özalan'dan böyle bahsediliyordu.. Ümit milli takımla 93 yılında Akdeniz Oyunları şampiyonluğu, Euro 96'da fair-play ödülü, TeleVole aracılığıyla gerçekleşen bir evlilik, Euro 2000'de çeyrek finalde gördüğü kırmızı kart, 2003 yılında milli maçta David Beckham'la girdiği polemik ve olaylı bir adadan ayrılma macerası, bir sezon sonra Asya'da yılın savunma oyuncusu ödülü, 2005'teki olaylı İsviçre maçı.. İşte bütün bu ilginçlikleri yaşayan bir futbolcuydu Alpay!

İzmirli dar gelirli bir ailenin çocuğu olan Alpay Özalan futbola Soma Linyitspor'da merhaba dedi. Bir rivayete göre ailesinin durumu o kadar kötüymüş ki seçmelere gidebilmek için babasıyla birlikte 20 km yol yürümüş.. Derken Akdeniz Oyunları şampiyonu olan efsane ümit milli takıma çağrılır Fatih Terim tarafından. Fatih hoca bu turnuvada yıllar sonra Türk futboluna en başarılı dönemlerini yaşatacak bir jenerasyonu yetiştirdiğinin farkında mıydı acaba? Antalyaspor'un üçüncü kalecisi Rüştü gibi 3. ligin vasat ekibi Soma Linyitspor'un bıyıkları yeni terlemiş stoperi Alpay da ümit milli takımın yolunu tutar biraz da korka korka. Akdeniz Oyunları'nda elde edilen başarı o zamanlar adı birinci lig olan süper ligin kapılarını açar bu genç savunmacıya. 1 sezon Altay forması giyen futbolcu ertesi sezon Beşiktaş'a transfer edilir. Transfer olduğu 1993-94 sezonunda Gordon Milne tarafından pek forma şansı bulamaz. Nadiren şans bulduğu maçlardan biri olan Ajax maçında sahada resmen dökülen takımın en kötülerinden biri olur ve yeniden kulübe yolu gözükür kendisine. Ertesi sezon Almanya'dan gelen genç teknik adam Christoph Daum'un gençleştirme operasyonunda kendini gösterme fırsatı bulur. Hakan Şükür'le birlikte Türkiye'nin en gelecek vaad eden futbolcusu olur. Tesadüf odur ki aynı sezon içinde iki kere Hakan'ın burnunu kırma başarısı gösterir. Sonraları ikisi de "o kadar hırslıydık ki birinin mutlaka sakatlanması gerekiyordu" diyerek şakayla karışık son noktayı koyarlar bu olaya.

Alpay'ın bu performansı kendisine A milli takım yolunu açar. Akdeniz oyunları şampiyonluğunu getiren kadronun önemli isimleriyle bu kez Euro 96'da mücadele edecektir genç stoper. Ancak tecrübesiz milli takımın bu turnuvada şansi yaver gitmez. Hırvatistan maçında orta sahada teke tek kaldıkları Goran Vlaovic'i düşürmez, ve muhtemel bir puanı da alamadan geri döner milli takım. Bu hareket Alpay'a fair-play ödülünü getirir; ama Fatih Terim'in "o faulu yapana bırakın cezayı, prim bile verilir" azarından kurtulamaz..

Aradan geçen yıllarda ilginç bir evliliğe de imza atar. O zamanlar futbol magazin programı olan TeleVole'de ilanı aşk ettiği manken Cansel Özzengin ile evlenir.. 1999 yılında Jet Fadıl tarafından bonservisi alınır Alpay'ın. Siirt Jet-Pa taşeronluğunda Fenerbahçe'ye kiralanır. Fenerbahçe'de oynadığı tek sezonda yaptığı açıklamalar ve Beşiktaş'a karşı oynadıkları bir maçta Beşiktaş tribünlerine yaptığı hareketlerle siyah-beyazlıların kalbinde bir daha hiç kapanmayacak bir yara açar..
Derken Euro 2000 gelir çatar. Alpay, kadronun banko futbolcularındandır yine. Üstelik turnuvadan önce Aston Villa takımıyla sözleşme imzalamış ve premier lig oyuncusu olmuştur artık. İlk iki maçta bekleneni veremeyen milli takım üçüncü maçta turnuvanın ev sahiplerinden Belçika'yı Hakan Şükür'ün mucizevi kafa golü ve diğer golüyle 2-0 yenerek çeyrek finale yükselir. Portekizle oynanacak çeyrek final maçında milli takım favori gösterilmemesine rağmen Mustafa Denizli ve futbolcuların açıklamalarıyla yarı finale ne kadar inandıklarını belli ediyordu. Bu maç, fazla hırsın Alpay Özalan'a yaramadığını gördüğümüz ilk maç olacaktı. Bu hırs henüz 29. dakikada durum 0-0'ken rakip ceza sahası içerisinde Fernando Couto'ya gereksiz yere yumruk atmasına ve oyundan atılmasına neden oldu. Medya tarafından penaltı kaçıran Arif Erdem'le birlikte günah keçisi ilan edildi. Bu olay Alpay'ın kariyerindeki tek günah keçisi gösterilme olayı olmayacaktı..

Aston Villa'ya transfer olduğu ilk sezon yedirdiği hatalı bir golden sonra kendisini uyaran kaleci David James'e sağlam bir tokat yapıştırmış ama bu hareketi klüp yönetimi tarafından affedilmişti. Adada top koştururken "Buranın Türkiye'den iyi yanı insanlar futbolu eğlence için izliyorlar. Kimse sizin ailenize küfretmiyor, belki ediyorlardır ama ben anlamıyorum" şeklinde garip açıklamaları olsa da hala Türkiye'nin en iyi defans oyuncusudur Alpay. Üstüne üstlük 2002 dünya kupasında Bülent Korkmaz'la müthiş bir ikili oluşturmuşlar elde edilen başarıda büyük pay sahibi olmuşlardı..

Artık Alpay'ın daha büyük bir takıma transfer olmasını beklerken 2003 yılında İngiltere'yle oynanan avrupa kupası eleme maçında David Beckham'ın kaçırdığı penaltı sonrası, İngiliz futbolcuya sataşması bu umutları bitirdi. Yine aşırı hırsının kurbanı olmuştu ve bu hareket Alpay'ın ada kariyerinin bitmesine yol açtı..

Derken 2002'de elde ettiği forsu da kullanarak Güney Kore'nin Incheon United takımına transfer oldu. Aynı sezon içerisinde buradan Japonya'nın Urawa Blue Diamonds ekibine geçti. Bu süre zarfında milli takım teknik direktörü Ersun Yanal tarafından hiç tercih edilmedi. Buna rağmen sessiz sedasız futbol oynamaya devam eden dev stoper Asya'da yılın futbolcusu seçildi. Premier lige yeniden transfer olacağı haberleri ortalıkta dolaşırken son iki yılda milli maçların %75'inde oynama kuralını yerine getiremediği için bu haberler gerçeğe dönüşemedi. Bir sonraki sezon Japon ekibiyle çıktığı yedi maçta üç kırmızı kart görünce Almanya'nın Köln takımına transfer oldu..

Köln'de yeniden adından söz ettirmeye başlayan futbolcu, milli atkımın başına Fatih Terim'in gelmesiyle tekrar kadroya çağrıldı. Grup maçlarında forma giymedi; ancak İsviçre'yle oynanan olaylı eleme maçlarında Fatih hoca ona güvendi ve formasını teslim etti. 2-0'ın rövanşında Ali Sami Yen'de oynanan maçta İstiklal Marşı okunurkenki görüntüleri Alpay'ın yine bir şeyler yapacağının göstergesiydi ve bu görüntüler uzun süre medyanın gündeminden düşmeyecekti.. Derken beklenen oldu ve henüz 20. saniyede İsviçre atağını elle keserek penaltı yaptırdı. Daha sonra milli takım skoru 3-1'e getirdi getirmesine ama Tolga Seyhan'ın hatasıyla gelen 2. gol, Tuncay'ın son dakika golüne rağmen elenmemize neden oldu. Bu skorda Tolga'nın hatası daha büyük olmasına rağmen en büyük günah keçisi yine Alpay ilan edildi. Bunda maçtan sonra meydana gelen olayların baş kahramanlarından olmasının da etkisi vardır kuşkusuz..

İsviçre maçı Alpay'ın kariyerindeki son milli maç oldu ve sessiz sedasız 3 sene daha Köln'de oynadıktan sonra eski hocası Daum tarafından kadro dışı bırakılınca aktif futbolu bıraktığını açıkladı. Şimdi ise Jet Fadıl'ın yeniden başkanlığa geldiği Siirtspor'un teknik direktörlüğünü yapıyor.

Aslında bu ülkenin gördüğü en yetenekli ve kariyerli futbolculardan olmasına rağmen sürekli yaptığı kritik hatalarla anılan bir futbolcudur Alpay. Keşke kendini tutmayı biraz becerebilmiş olsaydı..

Fener'in İsviçre Gezisi

Genelde ön elemelerde Galatasaray eşleşirdi İsviçre takımlarıyla,İsviçre gezisi Galatasaray'a nasip oluyordu fakat bu sene İsviçre'yi gezme piyangosu Fenerbahçe'ye vurdu... İsviçre gezisinde hazır gitmişken bi de maç yapayım diyerek tatilden yeni dönen Lugano'lu 11'yle sahaya çıktı Fenerbahçe... Ben ilerde hazır Alex de yokken Guiza-Semih çıkar Daum diyordum fakat dahi(!) Daum Deivid'den vazgeçmemiş... Ayrıca stoperde amacını anlayamadığım bi şekilde Önder Turacı kesilip,Deniz Barış monte edilmiş Lugano'nun yanına...Heralde Milli Takıma çağırıldı için cezalandırıldı Turacı (!).

İlk yarının son dakikasında Guiza'nın göğsüyle indirdiği topa Andre Santos şık bir vuruş yaptı ve Fenerbahçe'nin Cenevre tatiline renk kattı...
İkinci yarıda yapılan Deivid-Semih değişikliği maça renk kattı... Semih şık bir asist yaparak tamamladı maçı ve Kazim Kazim'a golü attırdı...
Deniz Barış sakatlanmış,bi süre oynayamaz ki Daum gelmese hiç oynamıyordu...
Ka-Kazım'ın golünden sonra Santos ve Kazim MJ'yi anıp,dans etmişler... Sahalarda görmek istediğimiz hareketler bunlar!
Galatasaray maçıyla aynı zamanda oynandığı için maçın tamamını izleyemedim ama ara sıra bakabildim... Guiza ve kaçırdığı goller kaldı aklımda maçla ilgili olarak... Okçu yayı gerdi de hedefi tutturamıyor bir türlü :)
Bu resim maçın en güzel enstantanesi olmayı haketmiştir bence... Avrupa'daki maçlarımızda gurbetçilerimiz hangi takımlı olursa olsun gelen Türk takımını desteklemek üzere statta yerini alırken biz bu memlekette yaşayan vatandaşlar İsviçreli,Yunan,İsrailli ayırt etmeksizin ezeli rakibimizin rakibini tutuyoruz... Şu tarz resimleri ülkemizde,iç sahada oynanan bir maçta görmek için ne yapmalıyız???

Galatasaray'dan Avrupa Açılımı



Galatasaray Avrupa Ligine katılmak için oynadığı 5. maçta 18.golünü attı... Kazakistan'ın Tobol takımına 2 maçta 3 gol,İsrail'in M.Netanya takımına 2 maçta 10 tane ve şimdi de bir başka garip takım Estonya'nın Levadia Tallinn takımına daha ilk maçta kötü bir oyuna rağmen 5 tane gol attı Galatasaray... Şu 3 takımla maç yapmak antremandan hallicedir bence Galatasaray için... Maçın yorumlanacak bi şeyi yok...




Keita,Kewell ve Gökhan Zan takımın en iyileriydi bence. Sabri Sarıoğlu şu maçta bile küfür yemeyi başardı,şaka mısın Sabri??? Elano ilk defa formayı giydi,Baros'un yerine girdiği için nerde oynadığı,ne oynadığı anlaşılmadı ama kalitesi belli sonuçta... Söylenecek bi şey yok takım oynamadı,Keita ve Kewell oynadı,5 golle galip geldi Galatasaray... 5.haftaya kadar takım için tam yorum yapamayız,daha güçlü bir takımla oynayana kadar...

Başlık sporx.com'dan,çok hoşuma gitti,çaldım :)

Kaş ve Demirören


İbrahim Kaş Beşiktaş'a dön(müş). Yıldırım Demirören para da vermiştir bu transferi yapmak için... Madem geri alacaktınız,niye bıraktınız adamı??? Ya da Kaş oraya gidip her sene 30 maça çıkıp maçlarda muhteşem oynadı da performansından etkilenip mi aldınız??? Galatasaray yönetimine tavsiyem , Zan'ı 2 sene oynatın en az 5 milyon euroya satarsınız Demirören varken!

20 Ağustos 2009 Perşembe

Koşuda Rekor,Pistte Ceviz Kırıyor








Van der Vaart ve Beşiktaş



Real Madrid'de "persona non grata" ilan edilen Rafael Van der Vaart için Yıldırım Demirören Madrid'de! Az önce Star TV'de Ertem Şener tarafından açıklandı... Eğer yalan değilse Elano'dan büyük transferdir ve Yıldırım Demirören "Türkiye ayağa kalkacak." sözünü tutmuştur ;)

Alternatifleri de hazırmış Demirören'in... Sevilla'dan Jose Antonio Reyes ve Eidur Gudjohnsen,tabi 3 oyuncunun da mevkilerinin farklı olduğunu düşünürsek tam Türk mantığıyla yapılacak transfer olacak...

Bu da Slyvie Van der Vaart...Almanya'da en güzel futbolcu eşi seçilmişti,Rafael Hamburg'ta oynarken... Ferrari gelirken Aida Yespica'dan ayrılmıştı Beşiktaş kulübü telafisini Slyvie ile yapıyor...

Almeyda Yuvaya Döndü!

Profesyonel kariyerine River Plate'de başlayan futbolcu 5 sene bu takımda oynadıktan sonra 1996'da Sevilla'ya transfer olarak Avrupa'ya adım attı. Daha sonra sırasıyla Lazio, Parma ve Inter'de forma giyen futbolcu, Inter'de oldukça etkili bir performans sergilerken ayağını kırdı ve tabiri caizse bir daha belini doğrultamadı. Adı o dönemlerde sık sık Fenerbahçe ve Galatasarayla da anılsa da kendisi Brescia'ya imza atmayı yeğledi. Şimdi de ilk göz ağrısı River'a geri döndü. Aktif futbol hayatını tamamlamadan bir Boca derbisinde daha forma giymek yakışır "pitbull"a!

Saint Etienne Kümeye!

Bir ara Bobo'ya da niyetlenen klüp Gomis'in yerini Boubacar Sanogo ile doldurmaya karar verdi. Son zamanlarda büyük takımlarda izlediğim en kötü iki forvet oyuncusundan biridir Sanago. Diğer oyuncu Piquionne de Lyon'dan Portsmouth'a transfer oldu, bu takımlar küme düşmeye oynayacak bu sene şimdiden söyleyeyim. Zaten geçen sene devre arasında Hoffenhaim'a kiralanmıştı Sanago, ilk yarıyı lider bitiren takım ikinci yarıda ancak 7. sırada yer bulabilmişti.. Werder Bremen'i bu oyuncudan kurtulduğu için tebrik ediyorum..

19 Ağustos 2009 Çarşamba

Anti-x & Gecekondu Uyuma Takımına Sahip Çık!

Geçen seneden beri konuşulan Ankaragücü-Ankaraspor birleşmesi son günlerde somut adımlarla gerçekleşmeye doğru ilerliyor. Boğazına kadar borç içinde olan Ankaragücü için büyükşehir belediyesinin kasasını arkasına almak önemli bir şey tabi. Ancak bu birleşme siyasi oyunlara alet edilmemeliydi. İşte o zaman gerçekten desteklerdik. Malesef görünen o ki bu birleşme sadece Gökçek saltanadının idamesi için yapılıyor. 2004 seçimlerinden sonra halkın güvenini kazanmak adına yapılan Tita - Jaba - Wederson transferlerinden sonra ne yapıldı Ankaraspor için? Geçen sene fırtına gibi bitirilen ilk yarının ardındaki düşüşün sebebi neydi? Bu gibi küçük ayak oyunları Ankaragücü gibi köklü bir klübün kaldırabileceği şeyler değil. Siyasi amaçlarla yönetime giren yöneticilerin umursamayacağı bu olaylar Ankaragücü taraftarı tarafından kabullenilemez! Şimdi de bir yerel seçim sonrası atağa kalkmış Gökçek. Gökçek'in belediyeciliği bizi ilgilendirmez; ancak spora el atıyorsa işte bu bizi ilgilendirir! Bu yapılan birleşme gerçekten söylenildiği gibi "İstanbul'a karşı Ankara'dan bir şampiyon çıkarmak için" yapılıyorsa neden klübün başına Ahmet Gökçek getiriliyor? Amaç bahsedilen şampiyonluk kazanılırsa "Gökçek başkan bizi şampiyon yaptı" dedirtmek değilse neden Ankaragücü tribünlerinden gelen başkan Cengiz Topel Yıldırım istifa ettiriliyor? Ahmet Gökçek daha koyu bir Ankaragücü taraftarı mı yoksa? Bu yapılan borç içindeki bir iş adamının elindeki şirketleri ucuza kapatmak üzerine ticaret yapan sözde iş adamlarını andırıyor fena halde..
Son olarak Gecekondu, Anti-x tayfasına sesleniyorum: Benden daha iyi biliyorsunuz ki büyüklük şampiyonluklarla gelmez. Büyük olmak taraftar sayısıyla doğru orantılıdır. Bu yüzden Ankaragücü büyük takım, bu yüzden Bursaspor, Eskişehirspor büyük takım. Ve biliyorum ki gerçek Ankaragücü taraftarı Chelski veya City olmak istemez. Gerekirse 100 sene daha şampiyon olunmaz; ama şeref satılmaz! Serkan Kırıntılı'yı maça çıkmaya ikna edecek, Ceyhun'u sıkıntılı günlerinde evinden alıp eğlendireek kadar klübüne bağlı Ankaragücü taraftarı bu oyuna izin vermemeli! Bu sene de tribünde sizlerle omuz omuza bağırmak dileğiyle, saygılar..

Gecekondu İstifa!


Cemal Aydın'ın yıllardır karşı çıktığı Ankaragücü-Ankaraspor birleşmesi bu sezon sonunda gerçekleşecek. Bir klüp başkanı tarafından yapılabilecek en zor iştir taraftara karşı çıkmak. Gecekondu eşrafı İ. Melih Gökçek'i çok sevdiği için yıllar yılı adamcağıza yapmadığını bırakmadı.
Başarılı olmanın külfeti bu kadar ağır olmamalı!

18 Ağustos 2009 Salı

Yiğidolar Yapmayın Bunu!

Perşembe günkü Sivasspor - Shathkar Donetsk maçının biletleri satışa çıktı. çıktı çıkmasına da 5tl ilt 20tl arasında değişen biletlere hiç rağbet yok. Bu ilgisizlikte tabi ki en büyük etken Sivasspor'un bu seneki berbat performansı. Bülent Uygun olmadan oldum sandı ve takımı bu hale getirdi malesef. Geçen senenin flaş ekibi bu sene küme düşmenin en büyük adaylarından oldu. Ama ne olursa olsun, ki Bülent Uygun'u biz sevmeyiz ama siz seversiniz sayın sivaslılar, ne olursa olsun hocaya kızgın da olsanız futbolcuların emeklerine saygı gösterip tribünü doldurmanız gerekir. Dileğimiz kendinize yakışanı yapmanız ve takımınıza her zamanki gibi destek olmanız..

Ancelotti'nin Chelski'si!

Chelski nihayet Ancelotti yönetiminde ilk resmi maçına çıktı. Jose Mourinho'nun ayrılmasından sonra 1 buçuk senede üç hoca değiştirdikten sonda dördüncüde hedefi tutturdu Abramovich. Ancelotti ilk sınavında Milan'da başarıyı yakaladığı taktiği hazırlık döneminde oyuncularına aşıladığını belli etti. Mikel Lampard Essien Malouda dörtlüsüyle maça başlayan İtalyan hoca, ikinci yarıda Mikel - Ballack ve Malouda - Deco değişiklikleriyle kanat oyuncuları yerine göbekten oynamayı seven oyuncuları oyuna alıp, aynı Milan'daki gibi orta sahayı kalabalık tutup oyuncularının kalitesiyle skora gitmeyi düşündü. Nitekim 90+ da Drogba pek az futbolcunun atabileceği bir golle takımı ipten aldı. Ancak biz de bu sene zevksiz bir futbol oynayan Chelski izleyeceğimizi anladık. Carlo malesef Milan'a oynattığı gibi tek düze bir futbol oynatacak; kenarlardan şişirilen toplar, ceza sahasında karambol, usta bir ayağın soğukkanlı vuruşu ve gol! Ancelotti kanat oyuncusuz kadroyla kanatlardan bindirme yapma işini çok seviyor; ama kenarlardan şişirilen toplarla ceza sahasında karambol yaratıp gol atmak üzerine bir futbol oynayacaksan Drogba'yı lütfen bırak başka takıma gitsin. Gitsin ki o muhteşem yeteneklerini izleyebilelim. Zaten Drogba'nın son dakika golü verkaçlar sonucunda girdiği pozisyonda tamamen kendi yeneteğini kullanarak attığı bir gol. Kanat ataklarıyla ceza sahasında karambol yaratma işini Nobre de yapıyor, Drogba gibi bir yeteneği böyle bir oyun anlayışıyla harcamak futbol severleri aldatmaktır. Tez Ancelotti'ye bir Inzaghi buluna!

Adebayor vs Wenger!

Premier lig'de cumartesi günü Manchester City'nin ne yapacağını merakla bekleyenler cevaplarını aldılar. Kendi evinde sağlam takım olan Blackburn'u deplasmanda 2-0 devirerek bu sene balon takımdan ibaret olmadıklarını gösterdiler. City lige iyi başlarken Adebayor da Premier lig listelerinde haftanın 5'ine giren bir gole imza attı. Adebayor'u kaybettikten sonra hücum gücü acaba nasıl etkilendi diye düşündüren Arsenal de 2 buçuk saat sonraki maçta Everton gibi bir takımı hem de deplasmanda yarım düzine gole geçerek akıllardaki soru işaretini sildi! Böylece bizi çok meraklandırmadan bazı şeyler çözülmüş oldu. Arsene Wenger'e de helal olsun diyelim bu arada, adam gerçekten bu işi çok iyi biliyor!

17 Ağustos 2009 Pazartesi

Rambo Okan-Lugano

Diego Alfredo Moreno Lugano nihayet takımını buldu... Yılan hikayesine dönen,transfer sezonu boyunca konuşulan Lugano mevzuusu Fenerbahçeliler açısından mutlu sonla bitti... Fenerbahçeliler hem sahadaki hem tribündeki Rambolarına kavuştu :) Resimde de görüldüğü üzere pek iyi anlaşıyor Lugano ve Rambo Okan...

Rambo Okan'ı da görmüyorduk,Lugano'nun imzası şerefine dün ortaya çıktı...

İlginç Resimler #1


Hull City kalecisi Boaz Myhil'in Didier Drogba'nın 90. dk'daki golünden sonraki çaresizliği...

Güzel Goller #2

Andre Clarindo Dos Santos...Dk. 90...Yarı sahadan topu alıyor,47 metre top sürüyor -ki bu esnada 3 kişiyi geçiyor- kaleye 17 metre uzaklıktan 104 km hızla şut atıyor ve kale boş olduğundan -petkoviç var da boş sayılır- gol olmaması imkansız... Şaka bi yana muhteşem bir gol attı Andre Santos...

Deschamps Kümeye


Şu güzelim forma bile yakışmıyor sana be Deschamps... Topçuluğunu da sevmezdim,hocalığını da sevmiyorum... Muhteşem Marsilya kadrosuna kapasitesi yetmez ama Fransa Ligini götürebilir şansının da yardımıyla...
Gerets'in yarattığı muhteşem hücum takımını bitirmeyi başarmış,bu gece Lille karşısında 1-0'a yatırdı takımı ve son dakikada boş kaleye atamayan mal Lille'li oyuncu sayesinde 3 puanı kazandın...Umarım küme düşersin Deschamps...

Rambo'nun Yeni Aşkı

Avrasya Maratonu Şampiyonu Rambo Okan ortaya çıktı tekrardan... Fenerbahçe-Sivasspor maçında birden sahaya atladı ve bacağına yapıştı Emre B.'nin... Ayhan'a yaptığı gibi bıçak sallamadıkça sahaların renkli yüzüdür Rambo benim için... Çok koyu bir Uche taraftarıydı,şimdi Emre'ye sardı anlaşılan :)

-Benim için 1 Allah,2 Fenerbahçe,3 Uche,4 Cengiz Kurtoğlu gelir.

Rambo
Girişi,yakalanışı,çıkışı...Hepsi olay e adam olay :)

9.58-İnsan Mısın Bolt?


Fenerbahçe-Sivasspor maçını izlerken arada baktım yarışa -Horto Mogiko'nun 10 snlik yarış için 5 dkdır bunu izletiyorsunuz serzenişleri arasında- ve iyi ki izlemişiz...Tarihin yazılışına tanık olduk ve ne kadar kolay yaptığını görünce ;

-İnsan mısın lan sen!

bu da videosu,alman spikerin anlatımıyla ;

Kaydı Yayınla


Related Posts with Thumbnails