Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

27 Ağustos 2011 Cumartesi

Sessiz Yıldızlar



Bayern Münih'i çok sevmem, hatta hiç sevmem ama şu 3 güzel adamın hatırına izlerim. Mario Gomez o kadar değil ama Bastian Schweinsteiger ve Thomas Müller çok güzel adamlar. Almanya Milli Takımında da çok güzel işler yapıyorlar beraberce. Klose Gomez'e göre daha iyi topçudur bence ama Bayern Münih öyle düşünmüyor olmalı ki Lazio'ya gitmesi izin verdi. Bu biraz da verilen bonservisle alakalı olabilir. Gomez 30 milyon euro gibi fahiş bir paraya alındı sonuçta.


Thomas Müller yaşına göre muhteşem olgunluğa sahip bir adamdır. Bayern Münih'in 3. takımında oynarken Van Gaal'in maçını seyretmesiyle hayatı değişmiştir. Van Gaal bu adamın tekniğini ve zekasını farkedip A takıma almıştı onu ve hiçbir zaman pişman olmadı. Bu güzel adam her maç biraz daha üstüne koyup hem Bayern Münih'in hem Almanya Milli Takımı'nın vazgeçilmezi olmuştur. Şu an Galatasaray'da Bastian Schweinsteiger ile birlikte en çok görmek istediğim 2 oyuncudan biridir. Bugünkü K'lautern maçında da harika oynadı. Bir penaltı yaptırdı, bir de muhteşem asist yaptı Mario Gomez'e.

Bastian Schweinsteiger. Hayatını değiştiren adamlar Löw ve Van Gaal'dir. Sağ bek veya sağ açık oynuyordu ama tekniği yeterli değildi. Daha çok savaşçı yönüyle ortaya çıkıyordu ki bunu ilk gören Löw'dü yanlış hatırlamıyorsam. Ballack hem yaşlanmıştı hem de sık sık sakatlanıyordu. Oraya yerleştirdi Löw Bastian'ı ve ilk maçlarda zorlanmasına rağmen şu an bölgesinde yaş itibariyle dünyanın en iyisi bence. Milan onu almak için yokladı Bayern'i ama şu an değer biçilemez gibi duruyor. Pastore'nin 43 ettiği piyasada 60-70 milyon euro verilmeden alınamaz Bastian.

Bayern Münih bu sene başarılı olacaksa Robben, Ribery gibi sakat yıldızlarıyla değil bu 3 sessiz yıldızla başarılı olacaktır. İstikrarlı devam ederlerse Bundesliga'da şampiyon olmaları çok zor değil.

26 Ağustos 2011 Cuma

Avrupa Arenasındaki Türkler!

Türkiye'yi Avrupa'da temsil edecek 2 takım kaldı maalesef. 5 takımla başlamıştık yine önce Gaziantepspor elendi sonrasında TFF daha çok tartışacağımız bir kararla Fenerbahçe'yi Avrupa'dan men etti. Dün gece Bursaspor da elenince Beşiktaş ve Trabzonspor'a kaldık ki bu pek sık gördüğümüz bir olay değil.

Kurayı görür görmez geçen seneki kadro bu grupta 3. olabilirdi dedim. Geçen seneki kadrosu çok mu kaliteliydi? Hayır. Çok mu kaliteli oyuncular kaybettiler o kadrodan? Evet. Defansın en iyisi Egemen, orta sahanın en iyisi Selçuk ve hücumun 3 bel kemiğinden ikisi Jaja ve Umut gitti. Aynı şekilde rotasyonda yer bulan Engin, Ceyhun gibi adamlar da gitti. Ki o Engin öylesine yetenekli ki Fatih Terim bile böyle bir adamı sorunlu olmasa bu kadar ucuza alamazdık dedi.

Özellikle Selçuk telafisi olmayan bir kayıp. Umut da çok önemli bir kayıp. Bu adamların yokluğu anlaşılacaktır zira geçen senenin yıldızı Burak, Umut'un boşalttığı alanlar ve Selçuk'un attığı nokta paslar olmadan geçen seneki performansını yakalayamaz. Zokora ve Henrique gibi iyi transferler yaptı Trabzonspor ama onun dışında bir şey yok. Volkan Şen gelirse etkili ve faydalı olabilir Şenol Güneş'in ellerinde.

Gelelim çektikleri kuraya. İnter'den içeride puan alabilirler, dışarıda da imkansız değil ama zor. CSKA'yı içerde yenerler bence. Lille'den hem içerde hem dışarıda puan alabilirler. En kötü ihtimalle 4, en iyi ihtimalle 8 puan bekliyorum Trabzonspor'dan. Gruptan çıkmaları imkansız bu tecrübesizlikle, amaçları 3.'lük olmalı.

Şenol Güneş Trabzonspor'un başına gelmiş en iyi şey. Umarım O'nun değerini bilirler bu sefer.

Beşiktaş Alaniya gibi bir 2. lig takımını çok zor bir şekilde geçtikten sonra çok zor bir kura çekti. Geçen seneden daha güçlüler aslında şu anda ama şike süreci onları çok yıprattı.

Dinamo Kiev hatırlarsınız geçen sene 4-1, 4-0'lık skorlarla elemişti Beşiktaş'ı. Zaten Beşiktaş onlara karşı direk bu psikolojiyle çıkacak sahaya ve dışarda puan almaları imkansız. İçerde seyirci gazıyla bir galibiyet alınabilir. Stoke City ile içerde berabere kalır dışarda direk yenilirler. Tel Aviv'in iç saha performansı etkileyici, İsrail'den puansız dönme ihtimali yüksek Beşiktaş'ın. Beşiktaş'ın da şu grupta maksimum 8-9 puan toplayacağını düşünüyorum.

Çok zor bir gruba düştüler. 1. torbada Kiev nispeten iyi bir kura olmasına rağmen 3 ve 4. kuralarda bence en zor takımları çekmişler. 3. torbada Stoke'la beraber Hannover vardı zor takım olarak. 4. torbada ise kimi istemezsin deseler direk Tel Aviv derdim. Buraya Panathinaikos'u eleyip geldi Tel Aviv. Kimse küçümsemesin İsrail takımını, zira küçümseyince başımıza neler geldi biliyoruz.

Her iki takımımız da zor kuralar çekti ama Beşiktaş'ın işi daha zor Avrupa Ligi'nde olmasına rağmen. Başarılar diliyoruz.

Elif'ten Güzel bi Haber...


Güzel bi haberle uyandım bu sabaha, kesin olmasa da tükenmekte olan umutlarımızı yeşerten bi haber aldık Elif'ten... Texas ve İspanya durumlarından ötürü belki de F1 takvimine yeniden gireceğiz. Teşekkürler Elif, Teşekkürler erbo, sizin uğraştığınız kadar uğraşan, sizin istediğiniz kadar isteyen bir üst kurumumuz olsaydı(siyasi, stk vs..) herhalde hiç bu kadar üzülmezdik... Emeğinize sağlık!!!
Foto içinde kusura bakmazlar umarım, bulana kadar canım çıktı... :)

25 Ağustos 2011 Perşembe

Güncel Geyik Spor Haberleri!



Aykut Kocaman: Yine Göteborg'la Eşleşmişiz
Kendi gangrenli parmağımızı ısrarla kesmememiz sonucu UEFA'nın verdiği "gelir kolunuzu keserim" ultimatomundan sonra federasyon Fenerbahçe'yi şampiyonlar ligine göndermeme kararı aldı. Haberi soyunma odasında Selçuk'a kızarken öğrenen teknik direktör Angut Kocaman'ın tepkisi "Yine Göteborg'la eşleşmişiz" şeklinde oldu. Bu gelişme üzerine İsveç'te hayat durdu, ikinci bir açıklama bekleniyor..

Ş.Rıdvan Yorumculuğu Bıraktı
Fenerbahçe'nin şampiyonlar ligine katılamaması kararından sonra viskiyi fazla kaçıran Ş. lakaplı Rıdvan Dilmen artık futbolun içinde olmayacağını açıkladı. Bugüne kadar ciddi ciddi yorum yaptığını zanneden eski futbolcu acilen bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesine kaldırıldı. Ş.Rıdvan'ın yorumculuğu bırakmasına en ilginç tepki Bank Asya'dan Lazio'ya transfer olan Lorik Cana'dan geldi: "Kahveye gitsek bunun gibi en az 60 tane yorumcu buluruz"

Süper Lig'e Yeni Statü
Mehmet Ali Beyy ve ekibinin aldığı yeni kararlara göre süper lig bundan sonra Play Off sistemiyle oynanacak. Bu sisteme göre ilk dört içerisinde yer alan takımlar Yunan Ligi'ne geçecek, son dört Katar Ligi'ne düşecek. Beşinci ve altıncı takımlar kendi aralarında yağ satarım bal satarım oynayacak, yedinci takım da hani bana hani bana diyecek. Sekizinci ve dokuzuncu takımların on numaraları yanlarına alt yapıdan birer futbolcu alarak Ş.Rıdvan'ı yorumculuğa geri dönmesi için ikna etmeye uğraşırken, onuncu sıradaki takım otoyol kenarında mangala gidecek.

Horto Magiko Haber Alma Servisi Utançla Sundu

Beş sene önce forumculuk yıllarımızda yapıyorduk bunları. İl Capitano tekrar yazar mısın dedi, bir deneyeyim dedim. Tepkilere göre bu tarz yazılara devam edip etmeyeceğimize karar vereceğiz. Umarım beğenmişsinizdir :)

Spa'da ne olmuş, ne olacak?


Verilen ara bitti, heyecan yeniden başlıyor. Spa'ya geldik, hava tahminleri yine heyecanlı bir yarış olabileceğini gösteriyor. Ayrıca bu ara sürecinin takımlara, pilotlara, diğer bütün ekip çalışanlarına nasıl geldiğini göreceğiz bu hafta sonu. 50 yıldır pole den kalkan araçların sadece yüzde 35 i kazanmış bu yarışı. Schumi için ayrı bir yeri var bu pistin. Adam burda çok rahat, keşke kazansa demek isterdim , ama bu sezon da ne yazık ki üzücü sonuçlar alıyor. Ancak ben düzgün bir otomobille çok daha iyi sonuçlar elde edebileceğini düşünenlerdenim halen.  Ama Schumi için hayırlısı heralde önümüzdeki sezonlara bakmak olacak.

Nedense bu yazıda biraz nostalji takılıyorum ama söylemeden geçemeyecem, bu pistteki son 10 yılın en başarılı pilotu da bugün F1 ailesinin bir üyesi değil. Kimi Raikonen!!! Bence özledik onu, en azından ben özledim. Hey gidi günler heyy, bu kadar çılgın pilot varken pist Spa olunca nedense hep eskileri konuşasım geliyor. Gönlümden geçende Eskilerin yarış sonrası da kendilerini konuşturtmasıdır ayrıca, ama işin aslını en azından sıralamalardan sonra anlarız.
Son 10 yılın Spa'daki en başarılı iki pilotu...( RAI, SCHUMI) Özledik be aga !!!


Vettel ne yapacak? Bu iğrenç baskıyı göğsünde yumuşatıp voleyi çakacak mı?
Alonso ne yapacak? Her geçen gün daha iyi olan otomobili ile  bu farkı kapatabilecek mi?
Weber, Massa, Hamilton ve diğerleri... Cumartesi gününü bekliyoruz heyecanla...

Ana Tabloya Doğru...



Amerika Açık'ın 1. ön eleme turunda temsilcimiz Marsel İlhan, Polonyalı rakibi Gawron'u 2-0 yenmiş. Sevindik, ama yetinmedik. 2 ve 3. ön elemeleri de başarı ile geçip 29 Ağustos'ta başlayacak olan ana tabloya kalmasını canı gönülden istiyoruz. Artık büyük turnuvaların ana tablolarında istikrarlı bir şekilde görmeyi istiyoruz bu adamı.

Zaten geçenlerde Federer'le yaptığı antrenmanla sesini biraz daha duyurmuştur artık. Federer'in koçu iyi bulduğu Marsel'den antrenman istemiş. Muhtemelen Marsel'in hayatında bir çok maçtan daha önemli  bi yerdedir bu antrenman. Kolay mı lan Ekselansları ile antrenman yapmak. Helal olsun diyoruz, ana tabloda da görmek istiyoruz, hadi koççum....  

24 Ağustos 2011 Çarşamba

Futbolu Sevme Nedeniniz!


Nazenin Tokuşoğlu'nun Habertürk Pazar Eki için Twitter'da sorduğu "Futbolu sevme nedeniniz nedir?" sorusuna verilen cevaplar bunlar. Ben de tesadüfen gördüğüm bu soruya cevap verdim ama gazetede yer alacağını hiç düşünmemiştim. Hatta gazeteyi görmedim bile, kuzenim görmüş ilcapitano99 sen miydin abi demese hiç haberimiz olmayacaktı muhtemelen :)

Buradan blogumuz aracılığıyla Nazenin Tokuşoğlu'na teşekkür ediyorum. Sorduğu soruyu ben de size yönelteyim sizin futbolu sevme nedeniniz nedir?

23 Ağustos 2011 Salı

Bernie, Petra'yı Evlendiriyor!!!


 Bernie 22 yaşındaki kızı Petra'yı (sarı saçlı olan Petra, ötekine de ben talibim zaten diğer kızı Tamara) inanılmaz bir düğünle evlendirecek bu vakitlerde. Ama o düğünse hani bizim burdakiler ne o belli değil anasını satayım :) Zaten geçenlerde kızına ABD'nin en pahalı evini alan Bernie (ki bu ev 150 milyon dolardı), şimdi de düğün için hiç bi masraftan kaçınmıyor..

Daha önce Tom Cruise ile Katie Holmes'in evlendiği şatoyu seçen Bernie, düğün için Rihanna ve Eric Clapton'u bağlamış, sıra Black Eyed Peas'in solisti Fergie de imiş... Düğün için 2 milyon sterlin harcıyormuş Bernie, eh küçük kızı evleniyor kolay değil..


Ha birde düğün üç gün üç gece sürecekmiş, ne diyelim artık onlar ersin muradına biz çıkalım kerevetine...


Bernie'nin Petra'ya aldığı evden bir kaç foto...


100 den fazla oda sayısını bilen yok gibi pek, en azından evin eski sahibi bilmiyor..




Golf sahası, sineması, 47 banyosu, sinema salonu ve 100 araçlık otoparkı ile Petra bacımızın yeni evi...:D

Djokovic'in Sağlık Molası

Neticede bu da bi insan arkadaş. Sezon boyunca bu kadar üstün performans sergilemek kolay değil. Amerika Açık'ın provası olarak görülen bir turnuva olan Cincinnati Masters' ta Murray'a finalde kaybetti DjokerNole. Sakatlığından ötürü maçtan çekildi Djokovic. Çekilirken de tenis izlemek için gelen izleyiciden özür dilemiş. Eee artık bu adam ATP birincisi, inanılmaz serilerin sahibi, yenilmez bir adam olarak anılıyor. Anlaşılan bunun ağırlığı omuzlarında sıkıntı yaratmış..

En önemlisi ve bence en çok merak edileni 29 Ağustos'ta başlayacak olan Amerika Açık ın favorisi iken omzundaki bu sakatlığın turnuvasını ne kadar etkileyeceği. Djokovic in dediğine göre turnuvaya tam olarak iyileşerek hazır bir şekilde çıkacakmış. İnşallah öyle olur çünkü hepimiz güzel tenis izlemek istiyoruz. Ama olmazsa da kendini zorlamamalı bence, eski günlerini hatırlatmasın bize.


DjokerNole, bu saatten sonra eline raket almasa bile, sezonun en fantastik oyuncusu..  Tam iyileşmeden bitirmesin bu Sağlık molasını, yoksa zırt pırt mola verir gibi, aman diyimm..

Galatasaray'ın Transfer Değerlendirmesi!


Geçen yıl tel tel dökülen ve tarihinin en kötü sezonunu yaşayan Galatasaray'da ilk önce yönetim değişikliğine gidilmiş; tarihin en kötü başkanı Adnan Polat'tan kurtulunmuş, yerine Ünal Aysal'ın başkanlığında ve Ali Dürüst, Adnan Öztürk ve Abdulrahim Albayrak gibi çok güçlü isimlerin bulunduğu bir yönetim seçilmiştir.

Öncelikle bu yönetim teknik direktör işinde maceraya kaçmadan, takımı tanıyan, iyi bir Galatasaray'lı olan, Galatasaray'ın içinden olan Fatih Terim'i getirerek ilk doğru hareketini yapmıştır. Fatih Hoca da yardımcılıklarına Ümit Davala, Hasan Şaş ve Tafferel'i seçerek hem takıma abilik edecek hem de sürekli bahsedilen 2000 ruhunu takıma kazandıracak adamları toplayarak doğru iş yapmıştır. Aslına bakarsanız Fatih Hoca Galatasaray için son şans değil ama Galatasaray Fatih Hoca için son şanstır. Çünkü milli takımların ardından kendini tekrar ispatlamak isteyecektir. Buda başarıya aç olduğunu gösterir.

Fatih Hoca ile Galatasaray yönetimi arasındaki transfer uyumuda gözle görülmeyecek gibi değil. Şu ana kadar Fatih Hoca'nın istediği isimler bir kaç istisna haricinde alındı. Şimdi gelin o transferleri yorumlayalım:

Selçuk İnan: Geçen sene Trabzonspor'un başarısında %100 katkısı olan isimdir. Ben ilk başta Selçuk'un Galatasaray'a gelişine ihtimal bile vermiyordum; sonuçta Fenerbahce'in de onu istemesi ve Galatasaray'ın avrupa kupalarında olmaması beni bu fikre itmişti ama Selçuk'un içinde gerçek bir Aslan yatıyormuş meğer. Galatasaray'ın geçen yıl kazmayla dolu olan orta saha bölgesine ilaç gibi geldi, hazırlık maçlarındaki performansıylada bunu gösterdi. Hoşgeldin yerli Xavi :)

Johan Elmander: Baros'la çok uyumlu değiller, ikisi birlikte oynamaz ama Elmander, Baros'un iyi bir alternatifi olabilir. Çok hırslı ancak Liverpool maçındaki golü dışındaki herhangi bir hareketini hatırlamıyorum. Adapte süreceni çabucak atlatıp formunu yakalaması lazım yoksa bu gidişle ilk 11 şansı bayağı zor.

Ceyhun Gülselam: Orta sahada Mustafa Sarp veya Ayhan gibi isimlerin yerine onun alternatif olması gerçekten sevindirici.Orta saha yerine stoperde de oynuyabiliyor.Bu onun çok yönlü olduğunu gösterir. Zaten şampiyonluğa giden yolda yerlilerin kalitesi önemlidir her zaman Ceyhun da Trabzondaki formuyla iyi bir alternatif olduğunu gösteriyor.

Tomas Ujfalusi: Gerçek bir savaşçı, sert ve agresif. Sağ bek ve stoper mevkiilerinde rahatça oynayabiliyor. Hazırlık döneminde sürekli sağda oynadı gayet de başarılıydı. Geçen sene Messi'ye yaptığı sert hareket yüzünden ona bir antipati besliyordum; ancak eğri oturup doğru konuşmak lazım şuana kadar takımın en iyisi gibi gözüküyor. Yaşı daha genç olsa daha iyi olabilirdi, gerçi yaşı genç olsa Türkiye'de oynamazdı o ayrı.Takıma abilik yapması da ayrı bir artısı, kaptanlıkta bile düşünülüyor olması bunu açıkça gösteriyor.

Felipe Melo: Orta Saha'nın başka bir ilacı, şampiyonluk biraz da çirkeflikten geçiyorsa Melo bunu iyi yapıyor. Selçuk İnan ile iyi bir ikili olacaklarına eminim ve Galatasaray'ın kangren olmuş orta sahasını en yakın zamanda toparlıcaktır. 1+1 kiralık sözleşmesi var 2 sene sonra da bonservis fiyatı düşer ve satın alınabilir. İnşallah Elano'ya benzemez.

Fernando Muslera: Dünyanın en iyi 7.kalecisi olarak gösteriliyor. Gelmesine en çok sevinenlerdenim. Galatasaray'ın kalesi Mondragon'dan sonra bir türlü rayına oturmadı. Şampiyonluğa giden yolda kaleci faktörü gerçekten önemli bunun örneğini Volkan Demirel'de görebiliriz. Fenerbahçe'ye geçen yıl bir sürü maç kazandırmıştı. Muslera da bu sene bize bir sürü maç kazandırır umarım. Gerçi kaleci ne kadar iyi olursa olsun önündeki stoperler kötüyse kaderine mahkum olmak zorundadır. Bu sene Servet ve Gökhan iyi olur umarım ve Muslera'yı zor durumda bırakmazlar.

Emmanuel Eboue: Arsenal'deki lakabı joker. Gerçekten tam bir joker, Arsenal'de sadece 2 bölgede oynamamış. Galatasaray'a ilaç gibi gelecektir; çünkü böyle oyuncular her zaman takım için mücadele eder. Daha takımla herhangi bir maçını izlemedik ama kendisine son derece güveniyorum inşallah yanıltmaz bizi.

Engin Baytar: Çok yetenekli olmasına rağmen disiplinsiz ve çirkef olması takım içi huzuru bozabilir. Gerçi Fatih Hoca onu adam etmesini iyi bilir(!) Ama Arda'nın yerini kesinlikle dolduramaz ancak iyi bir alternatif olabilir.

Giden isimlerden bir tek Arda Turan'ı yorumlayacağım: Kendisi gerçekten Türkiye'de çok yıpratıldı; ancak Galatasaray sevgisi herşeyin başında gelmeliydi. Bir sene daha en azından Fatih Hoca için kalması lazımdı. Bununla ilgili en doğru sözü yine Metin Oktay söylemiştir: "Galatasaray'dan gitmek isteyen gönderilir, hep öyle olmuştur. Gitmek istemeyen de gitmemiştir."

Yolun açık olsun Arda, sürekli bahsettiğin Emre Abi'ni(!) örnek almazsın umarım.

@UĞUR

21 Ağustos 2011 Pazar

Neşet Bahçeyi Mi Bellemiş, Belleer Belleer!


İlhan başkan artık yapamıyor bu işi. Emekliye ayrılma yaşı çoktaaan geldi de geçiyor bile. Galatasaray'a laf atması falan değil tespitimin kaynağı; son yıllarda iyice saçmalamaya başlamıştı bu da vesile oldu sadece. Billy Mehmet falan nedir aga, sen ki Kona'ları Mosheu'ları Ümit Karan'ları Geremi'leri keşfetmiş adamsın. Son 10 yılda Mustafa Pektemek'ten başka isabetli transferin yok. Bırak artık İlhan başkan, bırak ki anılarımızda güzel kalabil..

Ha kulüpler birliği olayına gelirsek, küfretmicem diye söz vermiştim Gökmen'le Ender'e; ama sokayım kulüpler birliğine kardeşim. Daha dün bunlar Aziz Yıldırım'ı ihraç etmeyi düşünüp sonra getirip başkan yapmadılar mı. Bi s... gidin olum!

Gel Be Lucas!


Baştan söyleyeyim bu bir transfer yazısı değil. Duyumcu falan da değilim, Twitter'da falan okuduğum kadar biliyorum bu transferle ilgili gelişmeleri.

Lucas Podolski ile ilgileniyormuş Galatasaray. Açık söylemek gerekirse benim için şu kirli, iğrenç ortamda daha sevindirici bir haber olamazdı. Podolski Nuri'yle kavga etmişti zamanında diyenler, dinine falan takanlar olacaktır asla aldırmayın derim ben. Etmişse etmiş Nuri babamın oğlu mu lan! Nuri bile mevzuyu bizler kadar uzatmadı, maç sonu tokalaştı. Çok konuşanlara İsmail Abi'nin "vir vir vir" lafını hatırlatıyorum sadece.

Lucas Podolski garip bir adam. Milli formayla ligde attığından daha fazla gol atmıştı geçen seneye kadar. Milli takıma gidince apayrı bir futbol oynuyor ki bunda etrafındakilerin ve hocaların payı var sanırım. Kötü giden bir B.Münih macerasından sonra taraftarı olduğu ve Podolski olduğu Köln takımına geri döndü. Kaptandı ama bu sene yeni hoca sezona ondan kaptanlığı alarak başladı ve bu da moralini bozdu Podolski'nin. Sonuçta Köln takımına iki gömlek büyük bir adam bu ve kaptanlığı alınınca karizması epey çizildi.

Kendi takımında uç forvet olarak oynuyor ama milli takımda Löw onu 4-3-3 sisteminde sol açık olarak oynatıyor ve verim alıyor. Savunmacı yönü arkasındaki beki de rahatlatıyor. Şutlarını anlatmaya gerek var mı bilmiyorum. Çok sağlam şut atar ama çok şut atmayı sever ve karavana olacaktır illa ki. Fatih Hoca'ya görev düşüyor burada, Löw ona topu paylaşmayı öğreterek başarılı olmasını sağladı. Podolski tek başına maç alamaz ama sağlam işleyen dişlilerin arasında işini oldukça iyi yapar.

Ben bir Alman hayranı olarak en son Effenberg'in Galatasaray'a transferi söz konusu iken bu kadar heyecanlanmıştım. Alman yaparsa doğru yapar abi derim hep, Hitler'i saymıyorum onun sütü bozuktu. Podolski gelirse çok iş yapar bence. Sol açık düşünülüyor ama ihtiyaç halinde uçta da oynar rahatlıkla, hatta forvet arkası da oynayabilir. Şu kadroda şu kadar askerin arasında Podolski gibi bir general olmalı, Drogba kadar olmasa da takıma liderlik yapabilir.

Sonuç olarak gelir mi gelmez mi bilmem ama Podolski adının geçmesi bile iyidir, heyecan yaratır. Gelirse vay haline sağ beklerin!

Not : Ben yazımda vay haline sağ beklerin dedikten sonra Gökhan Gönül'ün Vatan Gazetesi'ne verdiği röportajı gördüm. Görülecek hesabı varmış Podolski ile. Gel de göster hesabı Lucas...
Related Posts with Thumbnails