Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

26 Aralık 2009 Cumartesi

Spalletti!

Roma bu adamı kovup yerine Ranieri'yi getirmekle ne kadar büyük bir hata yaptıysa, Zenit St.Peterburg da Advocaat'ın yerine kendisini getirmekle o kadar doğru bir iş yaptı. Zamanla hepimiz bunu göreceğiz zaten.

Spalletti, Cruyff'un geliştirdiği total futbol kavramına yeni bir boyut kazandıran adamdır. Totti'nin önderliğinde oynattığı 4-6-0 görünümlü, baskın ataklarla sonuca giden futbolu Zenit'te de izlemek için sabırsızlanıyorum. Roma'nın başındayken alamadığı Tommaso Rocchi'nin transfer edilmesini istemiş, Tekke'yi de yolluyor; Zenit de değişim başlamış bile!

Urziceni'den Bir Süpriz Daha!

Özellikle bu sene şampiyonlar liginde aldıkları sonuçlarla yılın süpriz takımlarından biridir bana göre. Gruptan çıkma ümitlerini son maça kadar taşıyabildiler. Deplasmanda Lehmann'ın da böbrekleriyle destek olduğu Stuttgart'a 3-1 yenilerek üçüncü oldular, UEFA Avrupa Ligi'nde yollarına devam ediyorlar..

2006 yılında Romanya birinci ligine yükseldiklerinde takımın başına Petrescu'yu getrirdiler. 3 senede adam Romanya şampiyonu yaptı bu takımı ve şampiyonlar liginde bahsettiğim şekilde üçüncü oldular. Ve şimdi de Petrescu'nun görevine son evrilmiş. Gerçi karşılıklı anlaşarak sözleşme feshedildi deniyor ama göreceğiz bakalım..

Aşk Dediğimiz Şey!


Her şey için teşekkürler
Üç gün kaldım hayatında
Kirayı da ödemedim
Bunun için özür dilerim

Kalbimi rehin bıraktım
Ödeyince alacağım
Meteliğe kurşun attım
Kalbime iyi bak olur mu?

Bu gidişle göçüyorum
Yavaş yavaş gidiyorum
Seni çok seviyorum
Hala..

Sen bana uzaksın, ölüm bana yakın;
Aşk dediğimiz şey, yokmuş anladım..
H.C.
Bloga ilk şiir yazışım, beğenilirse devam edebilirim.. Bayağı süredir çeşitli sebeplerle bloga yazamıyordum, Gökmen'le Süleyman da sınavlar dolayısıyla bir haftadır ortalıkta yoklar. Buna rağmen ziyaretçi sayısı aynı oranda artmaya devam etmiş, dostlarımız her gün yeni yazı var mı diye tıklıyorsunuz sağolun. Demek ki doğru yoldayız, bir şeyler paylaşabilmişiz, takip ediliyoruz.. Gerçekten çok gururlandım ziyaret eden herkese teşekkürler. Aynı şekilde, bozmadan ve hız kesmeden devam etmek dileğiyle...

20 Aralık 2009 Pazar

Korkaklar Ordusu



Milliyet'ten Nilay Yılmaz "korkaklar ordusu" başlıklı yazısıyla güldürdü. Güzel bir Hıncal Uluç eleştirisi olmuş. Bütünlüğündeki anlam kaçmasın diye, yazının tamamını aşağıya yapıştıyorum. Buyrun.

***

Korkaklar ordusu!

Korkmak: 1.Korku duymak, ürkmek, dehşete kapılmak, 2.Kaygı duymak, endişe etmek, 3. Çekinmek, sakınmak, saygı duymak, 4. Yapamamak, cesaret edememek.
Korkak: Çok çabuk ve olmayacak şeylerden korkan (kimse, hayvan).
TDK’nin sözlüğünde böyle diyor.

Bence oraya “Hıncal Uluç’un ağırlıklı olarak teknik direktörler için kullandığı, ancak zaman zaman basının da nasibini aldığı tanımlama” diye de ekleyebilirler.
Google’a “korkak, Hıncal Uluç” diye yazdığınızda karşınıza çıkan yazıları okumaya takatiniz kalmaz. Benim kalmadı. Yok yok. Ama gözümden kaçanlar vardır mutlak, kusuruma bakmasınlar. İşte size geçmişten günümüze “korkaklar” listesi:

Mircea Lucescu: “Lucescu’ya korkak diyorum, sonra da üzülüyorum. Çünkü biz, bir korkaklar ligi oynuyoruz. Teknik direktörlerin tamamı neredeyse sahaya yenilmemek için çıkıyorlar.” (23.12.2003)

George Hagi: “Galatasaray’ın ne yazık ki, fikri sabitlerinden kurtulamayan korkak bir hocası var.” (02.10.2004)

Levent Bıçakcı: “Bıçakcı anlaşılması zor bir adam. Konuştuğum zaman akıllı, analizci, sorunları çok iyi gören bir kişi. Ama işin başına geldiği zaman bir o kadar aciz, korkak, çekingen, sessiz. Otorite kuramıyorsan bırak. İstifa etmek de bir erdemdir.” (22.02.2005)

Eric Gerets: “Eğer bu Gerets futboldan anlıyorsa, ben atom fiziği uzmanıyım. Niye Cihan ve Mehmet böyle bir anda? Çünkü korkak Gerets artık kazanmayı düşünmüyor.” (14.09.2006)

Tigana ve Zico: “Fenerbahçe’nin ne oynadığını da gördük. Sözüm ona düzgün oynadığı birinci devrede 2.5 tane şutu var. İkinci devre hiç yok Fenerbahçe hücumda. Kapanmış kendi sahasına. Çünkü Zico, Tigana’dan daha korkak.” (09-05-2007)

Karl-Heinz Feldkamp: “Beşiktaş’a karşı 11’e 11 oynamak gerek, 11’e 10 oynayamazsın. İki; burası çok önemli, aynen Gerets gibi, Kalli’de de korkak Türk spor medyasının ve yorumcularının tesirinde kalarak, hücum futbolundan, savunma futboluna ricat görüyorum.” (02.10.2007)

Fatih Terim: “Terim’in, Portekiz’den korkacağını hiç tahmin etmiyordum. 26 kişilik kadro yanlış, gönderilen 3 kişi yanlış, o 23’ten seçilen ilk 11 yanlış, taktik yanlış, takımı kenardan izlemesi yanlış Bu Fatih Terim felsefesinin, imajının iflasıdır. Rakibe göre seçim yapıyorsan bu işi bırak. Takıma güvenen birisi gelsin. Fatih Terim, Portekiz’den korkmuş, dizleri titremiş.” (10.06.2008)

Ömer Üründül: “İnsan olarak bir pırlanta. Ama futbol bilgisi, üç beş cümleyle sınırlı. Üstelik fena halde korkak. Risk alanları yermeyi marifet sayacak kadar korkak. Yani bir yerde maçı ATV’de izleyen gençlere kötü yaşam dersleri veriyor. Korkaklığı kendisi için de geçerli. Cesur yorumlar yapamıyor, durumu idare ediyor. (24.06.2008)

Michael Skibbe: “Galatasaray açısından 1 puanla, sıfır puan arasında hiçbir fark yok, ama Skibbe açısından var. Yenilirse şutlanabilir, ama berabere kaldığı sürece kalır. ‘Korkak bezirgan; ne kâr eder, ne ziyan.’” (02.09.2008)

Şenol Güneş: “2002’de Şenol Güneş’in korkaklığına kurban gittik. Türkiye’nin, Dünya Şampiyonu olacağına Şenol Güneş inanamadı. Öyle inanamadı ki, ben aylar öncesinden ‘Dünya futbolunda büyük düşüş var. Biz, burada şampiyon oluruz’ dediğim zaman bunu ‘Hıncal Uluç, Türkiye’nin dünyadaki yerini anlatmıyor. Bana saldırmak için zemin hazırlıyor’ diye yorumladı. Düşüncesi buydu. Bu kafadaki bir teknik direktör ile ancak onu yapabilirsin.” (09.09.2008)

Mustafa Denizli: “Tello var, Yusuf var sahada üçüncü oyun kurucu olarak Serdar Özkan girdi. İleride bir tek Bobo var. Pes Mustafa hoca ya! Vallahi pes! Sen bu kadar korkak olduktan sonra ben başka hocalara ne diyeyim! Türkiye’ye hücum futbolunu getiren adam Mustafa Denizli. Şimdi dudağa uçukluyor hücum futbolu oynamaktan.” (11.02.2009)

Bülent Uygun: “Sivas arayı çoktan açardı, ama Bülent Uygun’un korkaklığı yüzünden o da alakasız puanlar verdi. Her maçın ilk 45 dakikasını ‘hele bir yatalım da ondan sonra bakarız’ diye geçiren bir hocayla bir takım nasıl şampiyon olur?” (11.02.2009)

Bülent Korkmaz: “Eğer Adnan Polat olsaydım, eğer Galatasaray başkanı olsaydım Bursa maçının bittiği anda Korkmaz’ın işi biterdi. Hiç kimsenin Galatasaray’ı bu kadar aşağılamaya hakkı yok. Ayrıca gördüm ki, futbolun f’sinden haberi yok. Ayrıca gördüm ki, Galatasaray’ı hiç bilmiyor. Ayrıca gördüm ki, soyadının tam tersine müthiş bir korkak.” (10.03.2009)

Mesut Bakkal: “Manisaspor korkak hocası yüzünden (Fenerbahçe karşısında) mağlubiyeti hak etti.” (16.09.2009)

Frank Rijkaard: “Korkak ya, Rijkaard. Korkak. İki forvetten kork, ille iki ilave kazma ile oyna. İki ön libero eklemesiyle dört stoper. Niye? Dudağını uçuklatacak rakip mi çıktı karşına bugüne dek, Türkiye’de Avrupa’da?” (06.10.2009)

Madem kimseyi beğenmiyor, bir hoca önersin de tüm kamuoyu rahat etsin diyeceğim ama, geçen hafta “Rijkaard’ı alsınlar, ben geçeyim yerine, nelerin değiştiğini görürsünüz” dedi.
Buradan varacağımız sonuç şu ki; herkes korkak, Hıncal Uluç değil!

***

Hıncal Uluç’a göre herkes korkak olunca ekşi sözlükte “hıncal uluç’un teknik direktörleri korkak bulması” diye sayfa bile açılmış. Bir ekşi sözlük yazarı da konu üzerine şöyle demiş: Galatasaray’ın başına kitaplı mitaplı peygamber inse de bu tutum değişmez. (bkz: ben hayatımda bu kadar korkak peygamber görmedim)

Nilay Yılmaz / Milliyet

No Pain No Gain'de gördüm,hoşuma gitti :)

Galatasaray-1 Gençlerbirliği-0 /OH BE!

Taraftarın dün geceki mesajı çok netti. Şu takıma Messi'yi de getirsen taraftarın adamı bellidir :) Daddy Cool dün yine muhteşemdi. Çok gol kaçırdı ama kevgir etti savunmayı. Karşısında 19'luk Mahmut ve 21'lik solbekten devşirme Aykut'u bulunca sadece oyun zekasıyla pozisyonlar buldu. O kadar çok darbe aldı ki başkası alsa çoktan siner,bırakırdı ama O'nu farklı kılan bu özelliği.Daha da hırslandı. Hakem çifte standart yaptıkça Kewell, Kuddusi'yi de yenmek gerektiğini farketti. Sayılmayan golü o kadar güzeldi ki ofsayt kuralının ne kadar saçma olduğunu düşündürdü hepimize :) Ki bence Lig Tv çizgiyi yanlış çizmişti,ofsayt değildi. Neyse konudan sapıyorum yazdıkça yazarım mevzuu Kewell olunca. İyi ki varsın Daddy Cool,bizimle kal,buralarda kal lütfen...

Sahanın en kötüleri Kuddusi'yle beraber Servet ve M.Sarp'tı. Servet'in topla oynaması engellenmeli. İlk geldiği sene 11 Türk,iman gücü falan diyorduk,topla oynamasını 40 metre driplingini falan hoşgörüyorduk. O sene bitmeyecek bir kredi sağladı Servet kendine. Geçen sene teknik bi takım kurduk ama aklımız önceki senedeydi. Kimse oyunu hala niye Servet'in kurduğunu,topları niye Servet'in dağıttığını doğru düzgün sorgulayamadı çünkü o bizim Ayıboğan Servet'imizdi ve onu sorgulayamazdık. Meira hep tu-kaka oldu bizler için. Sık sık derdim futbol muhabbetlerinde "madem oyunu Servet kuracaktı,bu Meira'ya niye çuvalla para verdik?". Meira oyun kurmasına izin verilmediği için en büyük özelliğini gösteremedi bizlere. Yanındaki elemanlar da her maç değiştiği için bir türlü uyum sağlayamadı ligimize ve mükemmel futbolcu,berbat teknik direktör Bülent Korkmaz gönderdi Meira'yı.

Şimdi geride oyun kuran bir Meiramız olsa ne olurdu?Söyleyeyim,mükemmel bir takım olurduk!
Neyse Hakan Balta harika bir maç çıkardı. Düzeliyor sanki. Uğur defansta,Caner ofansta güzel işler yaptı. Daha da iyi olacaklar oynadıkça... Mehmet Topal şu topu biraz daha hızlı oynasa Fellaini'nin iyisi olacağını düşünüyorum...
Ofans hattında Elano çabaladı yine,fakat pas verilmiyor. Kewell hariç pas alabildiği oyuncu yok gibi. Golde de Arda zorda kalmasa Elano'ya dönmeyecekti! Türkler ve Keita-Nonda açık açık Elano'ya karşı cephe almışlar... Topal 4 defa Elano'yu görüp döndü Servet'e oynadı...
Keita denen insan azmanı kaç defa rakibin içinden geçti sayamadım. Özellikle ilk yarı Cemcan'ı ezdi resmen. 2.yarı Aykut'un oraya geçmesi beni ürküttü. Çünkü Aykut fizikli ve fiziğini iyi kullanan topçu. Keita'yı attırmaya uğraştı,hatta tekmeyi atmasını da sağladı da Kuddusi atamadı Keita'yı.

ve son olarak Arda Turan...Yeni Hasan Şaş olma yolunda ilerliyor. Ekstra bir top verseler onla oynayacak. Elano konusunda takımın tavrının da Arda,Sabrigillerden olduğunu düşünüyorum. Umarım toparlar kendini bir an önce...


Turkcell Süper Lig'in en iyi 2 hocası karşı karşıyaydı. Doll oyuna müdahaleler etti ama Rijkaard ihtiyaç duymadı çünkü en iyi kadrosu sahadaydı. Güzel maçtı,her iki hoca da takımını motive etmişti ama Doll'un oyuncuları küçük düşünmekten kurtulamamışlardı. Zaman geçirmeye,rakibi oynatmamaya oynadılar zaman zaman. 55-60 arası kaçırdıkları 3 net pozisyon bile kendilerine güvenlerini sağlayamadı... Doll'a sabredebilirse Cavcav 2 sene içinde kafaya oynayan bir Gençlerbirliği izleriz.

Kuddusi Müftüoğlu...Son yıllarda gördüğüm en kötü hakemdir. Hem kötü hakem hem artniyetli hakemdir kanımca... Dün yine çaldıkları,çalmadıkları ve çalamadıklarıyla berbattı... İlk yarı 3 tane sarı kart var en az,hepsini es geçti. Uğur Uçar'ın Hurşut'a arkadan dalması sarı karttır. Kerem Şeras'ın orta sahada arka arkaya yaptığı 4 faul var ki bunların 2'si arkadan çekme,sarı karttır açık. Ki aynı Kerem baktı ki hakem yok sahada Kewell'a sol çizgide sağlam bir tekme attı. Kuddusi o an çıkarabildi sarı kartını ancak. Keita hakemin üstüne yürüdü sarı kart gördü,sarı kartlı Kerem yapınca hiçbir şey yapamadı Kuddusi. Aynı şekilde Keita'nın sarı kartı varken Aykut'a attığı tekmede faul bile çalamadı,atmak zorunda kalmamak için...

Sayılmayan 2 gole gelince. Bence 2'si de goldü. Arda'nın pozisyonunda top el-omuz karışık çarpıyor,ama çarpıyor Arda vurmuyor... Zaten kaleciyle karşı karşıyayken bunu yapan salak olmalı!!! Yine de çalınsa da bunu yapan hakem artniyetlidir demem. Fakat Kewell'ın golünde ofsayt yok. Lig Tv çizgisiz gösterince ofsayt olmadığı gözüküyor,ama çizgiyi adamın bastığı yer yerine bacakarasından çizince ofsayt gibi gözüküyor. Kewell'ın vuruşu muhteşem ötesi orası ayrı. Fakat 3 metre ofsaytı görmeyen hakemlerimiz ara sıra mı diyim denk mi geliyor diyeyim 1 cm'lik ofsaytı kaçırmaz oldu. Ha golü yiyen biz olunca kaçıyor o ayrı...


Serdar Kulbilge. Gecenin çirkefidir kanımca. 1 dk'dan başlayan bir zaman geçirme çabası,77 dakika sürdü net olarak. Petkovic'in en büyük rakibidir çirkeflik konusunda açık ara...Golü atınca en çok sevinmemin sebebi yiyenin Serdar olmasıydı :) O anki yüz ifadesi 77 dakika çekilen çileye bedeldi valla...

Sonuç olarak maç çok gergin geçti.Taraftar da,oyuncular da,yönetim de gergindi. Neeskens 2 dakika oturmadı. Galatasaray çok çok güzel oynamadı belki ama ligin açık ara en iyi takımıdır. İyi bir stoper transferiyle 30 haftada şampiyonluğu garantileriz. Golü attığımız an paha biçilemezdi. Kahvede 30 kişiydik çıkan ses 200 kişilikti,o derece gergindik. Bu akşam Fenerbahçe Trabzonspor'a takılırsa devreyi lider bitirmiş oluruz ki bu büyük moral olur devreye girerken... Akşamı bekliyoruz...





Related Posts with Thumbnails