Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

2 Eylül 2010 Perşembe

Özür Dile Başkan!



İlk topa vurmaya başladığım zamanlar yani sene 91-92 falan. Solak olduğumu gören aile büyükleri Prekazi diye çağırmaya başladılar beni ve ben kendi dönemimin yıldızları Hagi, Hakan Şükür falan gelene kadar her topa vurduğumda Prekazi'yi örnek alır, onun gibi oynamaya çalışırdım. Sene 96-97 oldu artık yeni yıldızlarımız vardı. Hagi diyorduk kendimize, kimisi Hakan kimisi Arif. Unutmuştum Prekazi'yi, babam ara ara ne kadar büyük futbolcu olduğunu falan anlatırdı ama ben Hagi görmüşüm kim takar Prekazi'yi. Babam anlamıyor toptan falan Hagi var olm be! Prekazi anılarımda kalmaya başlıyordu, artık çok az kişi bana Prekazi diyordu çünkü.

Yeni aşklarımız vardı, zaten aklımız erdiği zamanlarda izleyememiştik Prekazi'yi unutmak kolaydı. Tabi ki biliyorduk Monaco'ya çaktığını, duymuştuk muz ortanın ustası olduğunu, Tanju'yu kral yaptığını falan ama izlenmeyince, göz görmeyince gönülde yeri çok olmuyor sonuçta kimsenin. Daha önce yazmıştım Onur Ünlü'nün Maradona aşkını, okuduk Mehmet Demirkol'un Maradona hayranlığını falan. Biz de El Diego diyoruz ama bildiğimizden mi? Hayır. Duyduğumuzdan, okuduğumuzdan ve az çok izlediğimizden.

Neyse konu dağılmasın. UEFA Kupası'nın kazanılma sürecini anlatan belgeselde Prekazi hayranlığım kat be kat artmaya başladı. Adam başarılıydı, mütevazıydı, sempatikti ve en önemlisi gözlerinden Galatasaray aşkı anlaşılıyordu, aynı Simoviç gibi. Benim diyen Türk oyuncuda görmediğim heyecanı gördüm bu iki Yugoslav'da! Galatasaray'dan yeni doğmuş, sevmeye kıyamadıkları çocukları gibi bahsediyorlardı ve belgeselin en can alıcı yerleriydi benim açımdan. 2005'te ASY'ye geldi  Prekazi ve bir kere daha sempatik tavırları gönlümüzü fethetti, taraftara olan aşkı gözlerinden okundu ve daha bir sevildi.

Sasa İliç'i tavsiye etti bize. Sasa geldi ve öyle yürekten oynadı, öyle çok sevdirdi ki kendini daha çok sevdik Cevad'ı biz. Sasa bizden biri gibi oynadı daima. Neyse ve geldik 2010'a. Galatasaray Cevad'ın altyapısında görev aldığı OFK Beograd takımıyla eşleşti. Başka biri olsa ekmek kapısı olan OFK'ya Galatasaray'la ilgili bilgileri verir, kendi takımını destekler. Ama Cevad bu, yapmadı bunları. Çıktı ve ona yakışır şekilde konuştu ;

-OFK işim, Galatasaray aşkım!

Şimdi Adnan Polat ve kankası Adnan Sezgin bu adama ayıp ettiler. Hem de büyük ayıp. Röportaj için link burada ve lütfen okuyun, okutun. Kitlelere yayın! Röportajın en can alıcı kısmını yazıyorum varın gerisini siz hesap edin.

-Ben Galatasaray taraftarıyım, Galatasaray'a da Türk halkına da kırgın olamam. Hayatımın en güzel günleriydi Türkiye'de yaşadığım dönemler. Ama Adnan Polat beni arayıp özür dilemeli!

31 Ağustos 2010 Salı

Rostocu Insua



Galatasaray'ın yeni transferi Emiliano Andres İnsua L'Pool günlerinde rosto yaparken. Kendisinin twitter'a yüklediği güzel bir fotoğraf, takımla barbekü günlerinde iyi kaynaşır artık :)

Emiliano Andres Insua Galatasaray'da


Kiralık olarak anlaşmışız. Balta'nın stopere çekileceği aşikarken, Servet-Gökhan'la ilgili gelişmeleri merakla bekliyoruz. Hayırlı olsun diyelim..

not: resmi siteye henüz resmini koymamışlar, havaalanında gördüm de yazdım :)

Zvjezdan Misimovic Galatasaray'da!


Bayern Münih altyapısında başladı futbol hayatına. A takımda şans bulamayacağını anladığında Bochum'a geçti ve orada iyi bir performans sergileyip Nürnberg'e geçti. Nürnberg küme düştü ve takımın en iyisi Zvejdan Misimoviç Magath'lı Wolfsburg'a geçti. Magath muhteşem kullandı onu ve ligin en iyisi seçilirken takımı da şampiyon oldu. Asist kralı olurken ardından 2. olan isim Mesut Özil'di. Geçtiğimiz sene ise asist krallığında 2.olurken önündeki isim yine Mesut'tu :)

Hoşgeldin Misimoviç. Transfer dönemi bitsin, daha ayrıntılı bir yazı yazarız.

30 Ağustos 2010 Pazartesi

Zafer Bayramı





30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun. Atamızı coşkuyla anabildiğimiz, nadir günlerden biri. İsmini duymaya, yüzünü görmeye tahammülü olmayanlara inat her yerde, her şartta İzindeyiz ATAM...

29 Ağustos 2010 Pazar

Spa'da zaferin adı HAMILTON...


Uzun zamandır izlemediğim kadar heyacanlı, olaylı ve keyifli bi yarış oldu. Starttan finişe kadar her dakikasında acaba ne olur dedirtti. Günün kazananı Hamilton oldu, ancak eminim ki günün en çok konuşulanı Vettel olmuştur.

Start videosundan da görebileceğiniz gibi Weber’in kalkışındaki hatası pahalıya patladı. Hamilton startta birinci sıraya yükseldikten sonra bi kere pistten çıktı. Bariyerlere çarpmaması ve otomobilini çakıl havuzuna gömmemesi yarışını kurtardı. Hızlı ve istikrarlı bir yarış çıkaran Hamilton’un “Kendimden geçtim” açıklaması ile nasıl mutlu olduğunu anladık. Şampiyona da yeniden liderliğe yükselen Hamilton, Weber ile birlikte pilotlar sıralamasında arayı biraz açtı.

SPA’da beklendiği gibi Redbull’lar düzlüklerde yeterince rekabetçi değildi. Bir sonraki yarış Monza’da, o pistte de aynı şekilde düzlüklerin uzun olmasından ötürü Redbull sıkıntı yaşayabilir ancak Monza’dan sonraki yarışlarda rahatlayacaklar.

SPA, her zaman olduğu gibi, heyecan vericiydi, daha ilk turda starttan hemen sonra yağmurun kendini belli etmesi güzel bi yarış olacağının habercisiydi. Burada yapılan yarışların ortalama üçte birinde yağmur enteresan bir güzellik katıyor. Yeni kurallarla beraber neredeyse tekdüzeleşen strateji oyunları, yağmurla beraber bambaşka bir boyuta geçebiliyor. Vettel eğer Button’a tecavüz etmeseydi, yarışın sonucu gerçekten çok farklı olabilirdi. Buton’un bi iki senedir ıslak zeminde gösterdiği muhteşem performans alkışa değer, o yüzden özellikle yarışın sonlarına doğru Buton bu yarışta olmalıydı dedim kendi kendime.

Vettel’e gelirsek, acayip bir adam olduğunu daha önceki yazılarımın birinde belirtmiştim. Ben anlamış değilim bu çocuğu. Yanlış hatırlamıyorsam bugün 3 defa komiserler kurulu tarafından değerlendirilen hareketleri oldu. Button’a tecavüz etti.Pitten geçme cezası aldı. Birinin kanadını kırdı. Kendi lastiği patladı ve belki hatırlayamadığım birkaç olayı daha oldu. Bu yarışın korkulan ve en çok konuşulan adamı olduğu kesin. Ne diyeyim Allah ıslah etsin oğlum seni.. J
İşte bu da tecavüzün videosu...

Yaşayan efsane, SPA’nın en başarılı pilotu, çirkef insan, çok muhterem Schumi’ye gelirsek eğer J… Bu sezonun en başarılı yarışlarından birini çıkardı. Sıralama turlarında ki başarısızlığına bir de Barichello olayı yüzünden aldığı 10 sıralık ceza eklenince 21. sıradan başladı Schumi. Ross Brawn’ın açıklamaları ise stratejiyi hafiften belli ediyordu zaten. 21. sıradan başlayıp 7. bitirdi yarışı ve zaten artık gelecek yıla hazırlandıklarını belirten takımına ve izleyenlere F1 misyonunu henüz tamamlamadığının mesajını verdi. Ve tabi ki bu da beni çok mutlu etti açıkçası.

Alonso’da talihsiz bir gün geçirdi, önce Barichello’nun darbesi, ardından otomobilinin spin atması derken yarış dışı kaldı şampiyon. Kendisi için iyi gitmeyen yarış Ferrariciler içinde kötü bitti bu şekilde.
Massa’ya gelince istikrarlı yarıştı, etliye butluya dokunmadı, öyle olunca da reji pek göstermedi Massa’yı.

Weber için haftasonunun özeti ise şöyleydi, iyi sıralama turları ile pole pozisyonu, kötü startla bayağı gerilere düşme, iyi bir sürüşle yarış ikinciliği.

Kubica'dan bahsetmemek olmaz. Kesinlikle büyük takımların pilotu olsa şampiyon olabilir. Çok iyi yarışıyor bence, şampiyonluk da yakışır, büyük takım da...
Nasıl bir yarış olmuş sa artık podyuma çıkanlar neredeyse en az konuşulanlar, yazılanlar olmuş..
Related Posts with Thumbnails