Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

21 Ağustos 2009 Cuma

The Big Defender!

2002 dünya kupasından sonra fifaworldcup.com'da Alpay Özalan'dan böyle bahsediliyordu.. Ümit milli takımla 93 yılında Akdeniz Oyunları şampiyonluğu, Euro 96'da fair-play ödülü, TeleVole aracılığıyla gerçekleşen bir evlilik, Euro 2000'de çeyrek finalde gördüğü kırmızı kart, 2003 yılında milli maçta David Beckham'la girdiği polemik ve olaylı bir adadan ayrılma macerası, bir sezon sonra Asya'da yılın savunma oyuncusu ödülü, 2005'teki olaylı İsviçre maçı.. İşte bütün bu ilginçlikleri yaşayan bir futbolcuydu Alpay!

İzmirli dar gelirli bir ailenin çocuğu olan Alpay Özalan futbola Soma Linyitspor'da merhaba dedi. Bir rivayete göre ailesinin durumu o kadar kötüymüş ki seçmelere gidebilmek için babasıyla birlikte 20 km yol yürümüş.. Derken Akdeniz Oyunları şampiyonu olan efsane ümit milli takıma çağrılır Fatih Terim tarafından. Fatih hoca bu turnuvada yıllar sonra Türk futboluna en başarılı dönemlerini yaşatacak bir jenerasyonu yetiştirdiğinin farkında mıydı acaba? Antalyaspor'un üçüncü kalecisi Rüştü gibi 3. ligin vasat ekibi Soma Linyitspor'un bıyıkları yeni terlemiş stoperi Alpay da ümit milli takımın yolunu tutar biraz da korka korka. Akdeniz Oyunları'nda elde edilen başarı o zamanlar adı birinci lig olan süper ligin kapılarını açar bu genç savunmacıya. 1 sezon Altay forması giyen futbolcu ertesi sezon Beşiktaş'a transfer edilir. Transfer olduğu 1993-94 sezonunda Gordon Milne tarafından pek forma şansı bulamaz. Nadiren şans bulduğu maçlardan biri olan Ajax maçında sahada resmen dökülen takımın en kötülerinden biri olur ve yeniden kulübe yolu gözükür kendisine. Ertesi sezon Almanya'dan gelen genç teknik adam Christoph Daum'un gençleştirme operasyonunda kendini gösterme fırsatı bulur. Hakan Şükür'le birlikte Türkiye'nin en gelecek vaad eden futbolcusu olur. Tesadüf odur ki aynı sezon içinde iki kere Hakan'ın burnunu kırma başarısı gösterir. Sonraları ikisi de "o kadar hırslıydık ki birinin mutlaka sakatlanması gerekiyordu" diyerek şakayla karışık son noktayı koyarlar bu olaya.

Alpay'ın bu performansı kendisine A milli takım yolunu açar. Akdeniz oyunları şampiyonluğunu getiren kadronun önemli isimleriyle bu kez Euro 96'da mücadele edecektir genç stoper. Ancak tecrübesiz milli takımın bu turnuvada şansi yaver gitmez. Hırvatistan maçında orta sahada teke tek kaldıkları Goran Vlaovic'i düşürmez, ve muhtemel bir puanı da alamadan geri döner milli takım. Bu hareket Alpay'a fair-play ödülünü getirir; ama Fatih Terim'in "o faulu yapana bırakın cezayı, prim bile verilir" azarından kurtulamaz..

Aradan geçen yıllarda ilginç bir evliliğe de imza atar. O zamanlar futbol magazin programı olan TeleVole'de ilanı aşk ettiği manken Cansel Özzengin ile evlenir.. 1999 yılında Jet Fadıl tarafından bonservisi alınır Alpay'ın. Siirt Jet-Pa taşeronluğunda Fenerbahçe'ye kiralanır. Fenerbahçe'de oynadığı tek sezonda yaptığı açıklamalar ve Beşiktaş'a karşı oynadıkları bir maçta Beşiktaş tribünlerine yaptığı hareketlerle siyah-beyazlıların kalbinde bir daha hiç kapanmayacak bir yara açar..
Derken Euro 2000 gelir çatar. Alpay, kadronun banko futbolcularındandır yine. Üstelik turnuvadan önce Aston Villa takımıyla sözleşme imzalamış ve premier lig oyuncusu olmuştur artık. İlk iki maçta bekleneni veremeyen milli takım üçüncü maçta turnuvanın ev sahiplerinden Belçika'yı Hakan Şükür'ün mucizevi kafa golü ve diğer golüyle 2-0 yenerek çeyrek finale yükselir. Portekizle oynanacak çeyrek final maçında milli takım favori gösterilmemesine rağmen Mustafa Denizli ve futbolcuların açıklamalarıyla yarı finale ne kadar inandıklarını belli ediyordu. Bu maç, fazla hırsın Alpay Özalan'a yaramadığını gördüğümüz ilk maç olacaktı. Bu hırs henüz 29. dakikada durum 0-0'ken rakip ceza sahası içerisinde Fernando Couto'ya gereksiz yere yumruk atmasına ve oyundan atılmasına neden oldu. Medya tarafından penaltı kaçıran Arif Erdem'le birlikte günah keçisi ilan edildi. Bu olay Alpay'ın kariyerindeki tek günah keçisi gösterilme olayı olmayacaktı..

Aston Villa'ya transfer olduğu ilk sezon yedirdiği hatalı bir golden sonra kendisini uyaran kaleci David James'e sağlam bir tokat yapıştırmış ama bu hareketi klüp yönetimi tarafından affedilmişti. Adada top koştururken "Buranın Türkiye'den iyi yanı insanlar futbolu eğlence için izliyorlar. Kimse sizin ailenize küfretmiyor, belki ediyorlardır ama ben anlamıyorum" şeklinde garip açıklamaları olsa da hala Türkiye'nin en iyi defans oyuncusudur Alpay. Üstüne üstlük 2002 dünya kupasında Bülent Korkmaz'la müthiş bir ikili oluşturmuşlar elde edilen başarıda büyük pay sahibi olmuşlardı..

Artık Alpay'ın daha büyük bir takıma transfer olmasını beklerken 2003 yılında İngiltere'yle oynanan avrupa kupası eleme maçında David Beckham'ın kaçırdığı penaltı sonrası, İngiliz futbolcuya sataşması bu umutları bitirdi. Yine aşırı hırsının kurbanı olmuştu ve bu hareket Alpay'ın ada kariyerinin bitmesine yol açtı..

Derken 2002'de elde ettiği forsu da kullanarak Güney Kore'nin Incheon United takımına transfer oldu. Aynı sezon içerisinde buradan Japonya'nın Urawa Blue Diamonds ekibine geçti. Bu süre zarfında milli takım teknik direktörü Ersun Yanal tarafından hiç tercih edilmedi. Buna rağmen sessiz sedasız futbol oynamaya devam eden dev stoper Asya'da yılın futbolcusu seçildi. Premier lige yeniden transfer olacağı haberleri ortalıkta dolaşırken son iki yılda milli maçların %75'inde oynama kuralını yerine getiremediği için bu haberler gerçeğe dönüşemedi. Bir sonraki sezon Japon ekibiyle çıktığı yedi maçta üç kırmızı kart görünce Almanya'nın Köln takımına transfer oldu..

Köln'de yeniden adından söz ettirmeye başlayan futbolcu, milli atkımın başına Fatih Terim'in gelmesiyle tekrar kadroya çağrıldı. Grup maçlarında forma giymedi; ancak İsviçre'yle oynanan olaylı eleme maçlarında Fatih hoca ona güvendi ve formasını teslim etti. 2-0'ın rövanşında Ali Sami Yen'de oynanan maçta İstiklal Marşı okunurkenki görüntüleri Alpay'ın yine bir şeyler yapacağının göstergesiydi ve bu görüntüler uzun süre medyanın gündeminden düşmeyecekti.. Derken beklenen oldu ve henüz 20. saniyede İsviçre atağını elle keserek penaltı yaptırdı. Daha sonra milli takım skoru 3-1'e getirdi getirmesine ama Tolga Seyhan'ın hatasıyla gelen 2. gol, Tuncay'ın son dakika golüne rağmen elenmemize neden oldu. Bu skorda Tolga'nın hatası daha büyük olmasına rağmen en büyük günah keçisi yine Alpay ilan edildi. Bunda maçtan sonra meydana gelen olayların baş kahramanlarından olmasının da etkisi vardır kuşkusuz..

İsviçre maçı Alpay'ın kariyerindeki son milli maç oldu ve sessiz sedasız 3 sene daha Köln'de oynadıktan sonra eski hocası Daum tarafından kadro dışı bırakılınca aktif futbolu bıraktığını açıkladı. Şimdi ise Jet Fadıl'ın yeniden başkanlığa geldiği Siirtspor'un teknik direktörlüğünü yapıyor.

Aslında bu ülkenin gördüğü en yetenekli ve kariyerli futbolculardan olmasına rağmen sürekli yaptığı kritik hatalarla anılan bir futbolcudur Alpay. Keşke kendini tutmayı biraz becerebilmiş olsaydı..

2 yorum:

il Capitano dedi ki...

bir büyükten bir büyüğe geçen topçu efsane olamaz... hele ki bunun gibi,emre b gibi diğer tarafa yaranayım derken eski takımına sallayanlar hiçbir şey olamaz... başına ne geldiyse haketmiştir,az bile olmuş!

Unknown dedi ki...

Evet il capitano ya katılıyorum kendi etti kendi buldu..Hiç sevmediğim bir adamdı zaten hakettiğini yaşadı

Related Posts with Thumbnails