Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

21 Kasım 2009 Cumartesi

Denizli vs Daum


Bu sezon ilk defa doğru kadro ve doğru taktikle sahaya çıktı Beşiktaş takımı. Süpriz kadroya alışmış olan taraftar ve rakip de bu doğru hamle karşısında şaşırdı tabi..

Mustafa hoca ligin en iyi savunma yapan elemanlarının kendisinde olduğunu nihayet idrak etmiş olacak ki gereksiz fantezilere girmeden oluşturmuştu kadrosunu. Savunmanın demirbaşları Sivok ve Ferrari'nin sağına Toraman'ı soluna da İsmail'in sağlık probleminden ötürü mecburen İbrahim'i, önlerine de Ernst ve Fink'i yerleştirerek başladı maça. İsmail'in sakatlığının bu kadar yararlı olacağını maçtan önce kimse beklemiyordu tabi.. Sene başından beri uyguladığı savunma ağırlıklı oyun anlayışını belki de ilk defa bu kadar doru elemanlarla oynadı Beşiktaş, ve haklı bir galibiyet aldı. Kanatlara da Ekrem ve Serdar'ı, önlerine Yusuf'u ve en ileri Bobo'yu monte edip kontraataklarla gol aradı siyah beyazlılar.

Fenerbahçe ise her zamanki gibi klasik savunma dörtlüsünün (Bilica ya da Önder çok fark etmiyor) önüne Emre ve Cristian'la başladı maça. Galatasaray maçının aksine savunma ağırlıklı Wederson'u değil daha hücuma dönük Dos Santos'u tercih etti Daum, bu da hafta içindeki "beraberlik iyi sonuç" açıklamalarının sadece strateji icabı söylenmiş olduğunu gösteriyordu. Fakat yine de sağ kanata orta saha direncini arttırmaya da yardım edebilecek Mehmet Topuz'u koymayı da ihmal etmemiş kurt hoca.. İleri uçta Kazım, arkasında da tabi ki Alex'le başladı maça.

İlk yarı iki takım da hocalarının istediklerini yaptılar. Fenerbahçe topla daha çok oynadı, organize bir şekilde pas yaparak atağa çıktılar; Beşiktaş ise savunma yapıp topu kaptıklarında da kanat adamlarını kullanarak hızla rakip alana geçip kontra ataklarla gol aradılar. Fenerbahçe Gökhan, Alex ve Carlos'la; Beşiktaş da Bobo ve Serdar'la pozisyon buldu. İlk yarının son dakikasında Alex'in frikiğinin direkte patlaması maçın kader anıydı diyebiliriz, o gol olsaydı ikinci yarı çok farklı olabilirdi, ama olmadı..

Beşiktaş ikinci yarıya daha konsantre olarak çıktı. Mustafa hoca Serdar'ın yerine Tello'yu oyuna alıp Bobo'nun arkasına monte etti, sağ kanadı boş bıraktı. Böylece ilk yarıdaki kontraatak futbolunun yerine daha atak bir oyun sergileyeceğini gösterdi. Henüz devrenin başında Ekrem'in pozisyon bilgisinin olmaması sebebiyle mutlak bir golden oldu siyah beyazlılar. Ekrem topu aldıktan sonra kanada doğru kaçmak yerine daha dikine kat edebilseydi ikinci yarıya 1-0 önde başlamış olacaklardı.. 10 dakika sonra çok entresan bir golle öne geçti Beşiktaş. Öncelikle uzun süredir görmediğimiz klasik Emre sakatlığının geri döndüğüne şahit olduk. Sonra da Deli İbo sağ ayağıyla arka tarafa öyle bir orta kesti(ki ön direğe kestiğine yemin bile edebilirim) top Fink'in ayağına öyle bir oturdu ki kalede iki Volkan bile olsa çıkartamazdı.. Daum, Beşiktaş sağ kanadının boş kaldığını fark etmiş olacak ki Emre'nin yerine Wederson'u oyuna aldı. Alman hocanın hesabına göre Carlos, Dos Santos ve Wederson'la sol kanattan saldırıp golü bulacaktı. Teorikte güzel fikir fakat üçü de göbekte Emre'nin açığını kapatabilecek kapasitede oyuncular değil. Mecburen Mehmet Topuz göbeğe kaymak zorunda kaldı ve gecenin formda ismi Deil İbo'nun ekmeğine kaymak sürülmüş oldu. Topuz'un boş bıraktığı kanadı otobana çevirdi emektar kaptan ve hemen ikinci gol geldi.

Daha sonra Daum'un kaybedecek bir şeyi kalmadı tabi. Topuz'u çıkarıp Semihi oyuna aldı, Kazım'ı sağ kanada çekti ve göbekte sadece Cristian'ı bıraktı. Bunu üzerine Mustafa hoca ikinci yarı zaten sahada olmayan Yusuf'u kenara alarak Uğur'u oyuna sürdü ve orta göbeği üçledi. Oyunun kontrolü zaten siyah beyazlıların eline geçmişti bu hamleyle daha da perçinlendi. Kazım'ın laçkalığından dolayı gördüğü tamamen gereksiz ve yersiz kırmızı karttan sonra İbo'nun asistiyle üçüncü gol geldi ve maç kafalarda sona ermiş oldu..

Maçın adamları Alex'e resmen yapışarak Fenerbahçe'nin üretkenliğini önemli ölçüde engelleyen, top Beşiktaş'tayken de hücuma destek veren üstüne bir de jeneriklik gol atan Fink ve tabi ki üç golde de imzası olan Deli İbrahim'di..

Mustafa Denizli bu maçla eski günlerine dönüş sinyali verdi(!) veya kendi kendini tatmin etti, hangisi olduğunu ileriki haftalarda göreceğiz :)

Daum ise kalan üç hafta için takımı motive edeceği müthiş bir koz geçirdi eline ve bunu kesinlikle kullanacaktır..

Fırat Aydınus zaten beğendiğim bir hakemdi, bu maçta da neredeyse hatasız bir yönetim göstererek beni yanıltmadı. Üçüncü gol ofsayttı diye mutlaka çemkirecektir bazı aklı evveller, sanki orada ofsaytı verse maçı çevirecekti Fenerbahçe.. O saatten sonra maç zaten kopmuştu, Fenerli oyuncular da kafa olarak maçtan kopmuşlardı; e böylesine zor bir maçın altından o dakikaya kadar hatasız olarak kalkan insanoğlunun da bu durumda konsantrasyon kaybı yaşamaya hakkı olmalı..

Sahaya yabancı cisim atanların anında tespit edilip stad dışına çıkarılması da ayrı bir güzeldi, umarım hep böyle devam eder..

Son olarak Beşiktaş taraftarı 3-0'dan sonra yine Demirören aleyhine tezahürata başladılar. Alen'in tribünden uzaklaştırılması etkili olmamış demek ki :)

1 yorum:

desperado dedi ki...

Yazdıkların katılmamak mümkün değil. Ama Fırat Aydınus faktörünü de gözardı etmemek gerekir. Fenerbahçe aleyhine verdiği iki kararla( bence birisi kesin penaltıydı)ki oyun dengedeydi o dakikalarda oyunun gidişatını değiştirdi. Tabi ki Fenerbahçe de isteneni veremedi. Daum ve Koch sinyali almışlardır diye düşünüyorum. Görünen o ki Fenerbahçeli oyuncuları çok yorucu günler bekliyor...

Related Posts with Thumbnails