Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

10 Temmuz 2011 Pazar

Burak Yılmaz & Colin Kazım


Burak Yılmaz, 1985 doğumlu, 2006 yılında Antalyaspor süper lige çıkarken kendisi 2 basamak daha üste çıktı, müthiş scout (başka da bi meziyeti yok zaten) Tigana'nın dikkatini çekerek Beşiktaş'a transfer oldu. O sene Okan Buruk'un yuvaya(!) geri dönmesiyle boşalan 7 numaralı formayı buna verdiler (beklenti büyük :p) Tigana sezon boyunca ısrarla Burak'ı oynattı. Ligin ilk yarısında bayağı verimli de oldu, gelecek 10 yıl götürür bu adam bizi gibilerinden yorumlar bile yapıldı tabi Beşiktaş camiasında. Lakin kazın ayağı öyle olmadı. 21 yaşında İstanbul'a getirip cebine ortalama bir sigortalının ömrü boyunca bir arada göremeyeceği kadar parayı koyduğunuz birçok genç gibi sapıttı Burak da. Ve zaten ertesi sezon Ertuğrul'un takımın başına gelmesiyle de gözden düştü, devre arasında Holosko'ya karşılık verilen 5 m Euro'nun yanında çerezlik olarak Manisa'ya gitti. Ballı bir insan olduğundan 3 ay burada oynayıp Fenerbahçe'ye transfer oldu (bazı futbolcular böyle ballı oluyor, sürekli iyi transfer yapabiliyorlar, bilahare değinmek isteiğim bir konu bu da). İstanbul'a geldiği gibi gece hayatı da aynen devam etti tabi. Zaten saçma sapan bir sezon geçiren Fenerbahçe'de "daha iki ay önce Xavi'yi Iniesta'yı çalıştırıyordum ne halt ediyorum ben burada" ifadesi her daim yüzünden eksik olmayan Aragones'in de gözüne giremedi ve ertesi sene Eskişehir'e kiralandı. Es Es'te de üç ay kaldıktan sonra bu sefer Gökhan Ünal'a karşı verilen 3.2 m Euro'nun yanında çerezlik olarak Trabzonspor'un yolunu tuttu. İşte burada ne olduysa oldu. Takımın başına Şenol Güneş geçti, Burak da "ulan artık bir şeyler yapmam lazım zira takım kalmadı" moduna girdi ve arada 25 yaşına da girdi. Nispeten daha rahat olan, daha az baskı hisseden Trabzonspor'da ikinci ayında Türkiye kupası finalinde eski takımı Fener'e gol de atarak kupanın kazanılmasında önemli rol oynadı. İki hafta sonra Bursa'dan gol haberinin gelmediği maçta da Fener'e gol atarak anadoludan ikinci şampiyonun çıkmasına kendi çapında katkı sağladı. Ve ardından müthiş 2010-2011 sezonu geldi. Herkesin bildiği gibi Şenol Hoca'nın önderliğinde bu sezon süper ligi sallayan oyunculardan oldu, milli takımda da Hiddink'in gözüne girdi ve şimdilik böyle gidiyor. Yaşı da 26 (bazı futbolcular böyle hızlı yaşıyor işte, misal Oktay Derelioğlu)

Kazım Kazım Richards, 1986 doğumlu. 19 yaşında Bury'de oynarken Coca Cola Kid seçildi. Aynı sene bir Brighton Albion taraftarı da Coca Cola lotosundan (şaka değil ha) para tutturunca 250 bin Euro'ya bu adamı Brighton'a transfer etti, sene 2005. O sırada da Brighton'un başında Maark Mcghee var. Mcghee İngiltere'nin kaliteli kalburaltı hocalarından. Hani bizdeki Hikmet Karaman değil de daha çok Abdullah Avcı gibi diyelim, ampuller yanar belki. Bir sene Brighton'da oynadıktan sonra Mcghee bakıyor bu herifin futbol oynamaya niyeti yok, yeni sezon başlarken almıyor kadroya. Kazım da gitmek istediğini söylüyor ve transfer sezonunun son günü Sheffield'e transfer oluyor(nasıl oluyorsa, dedik ya bazı futbolcular ballı oluyor işte). Premier Lig'de bir sezon boyunca tek golünü Bolton'a atıyor. Tabi o sırada milli takımlar sorumlusu olan Fatih Terim de kaçırır mı bu fırsatı. "Avrupa'da genç Türk oyuncu, premier ligde gol de atmış, hemen oynatalım milli takımda belki işe yarar" diyerek Ünal Karaman vasıtasıyla ümit milli takıma çağırıyor bunu. Gaza geliyor 3 ay sonra da A milli takıma çağırıyor. A milli takım formasını giydikten bir hafta sonra Beşiktaş'la Fenerbahçe medya üzerinden birbirleriyle tartışıyorlar bu adamı almak için. Üç gün sonra da Aziz Yıldırım imzayı attırıyor Kazım'a. Türkiye'de transfer böyle yapılır çünkü :) Ve o sene Kazım'ı şampiyonlar ligi çeyrek finalinde, akabinde de Avrupa şampiyonası(EURO 2008) yarı finalinde izleyen Brighton taraftarı da haklı olarak soruyor Mcghee'ye "aga bu nedir, biz niye sattık bu adamı" diye. Ama asıl müthiş nokta Mcghee'nin cevabı oluyor:
"Kazım'ı Brighton'a getirdik çünkü onun potansiyelinin farkındaydık ama o çalışılması imkansız biri çıktı. Onun potansiyeli hariç herhangi bir olumlu cümle kuramıyorum kaldı ki hala belli bir potansiyele sahip. Nasıl oluyor da son 4'e kalmış Türkiye Milli Takımının içerisinde yer alıyor bilmiyorum ama Sayın Terim onları son 4'e taşıdığına göre ne yaptığını biliyor olmalı. Henüz onu 10 metreden uzağa başarılı pas yaparken görmedim."
Ve artık Kazım'ın yaşı da 25. Ne yapmak istediğine karar vermeli artık. Serseri mi olacak, şebeklik mi yapacak yoksa futbolcu mu olacak karar vermeli. Bu sene onun da son şansı, Fatih Terim'in ona karşı inancını hıyarca harcamamalı, hem kendine hem bize hem de milli takım nezlinde Türk sporuna faydalı olmalı. Bekleyip göreceğiz..

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails