Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

26 Ekim 2009 Pazartesi

Olur Böyle Vakalar...



Daha maç başlamadan Fenerbahçe niyetini belli etmişti. Lugano'nun yeni kankası Baroni durup dururken Arda'ya sataşıyordu. Ve ardından çıkan kargaşada herkes itişirken Bilica denilen tetikçi Arda'ya vuruyordu. Ama olaylar bu kadar basit bir şekilde sonuçlanmıyordu. Küfür etmeyen, sahaya yabancı madde atmayan ve rakip futbolcuları tahrik etmeyen fener taraftarı arasına saklanmış Galatasaraylı olduğu yarın basın toplantısında Aziz Yıldırım tarafından açıklanacak olan bir seyirci yardımcı hakemin kafasını yarıyordu. Bu olayların akabinde aralarında benim de bulunduğum maçı izlemek üzere evde toplanan yaklaşık 15 kişilik bir grup bu maç oynanmaz diye düşünüyorduk. Ama her türlü siyasi olayda orantılı güç kullanan yüce türk polisi bu durumda da yılmayacak ve suç işleyenlere cezalarını verecekti.




Beklenen an gelmişti. Yardımcı hakemin tedavisinin tamamlanmasını bekleyen polis bünyo intikamını almak üzere geç de olsa sahaya çıkmıştı. Milli marş okunup seramoni Arda-Baroni ikilisi dışında tamamlanırken bünyo ilk düdüğünü çaldı. Yaklaşık 50 saniye sonra ikinci düdüğünü çalarken Baros'un da ayak tarak kemiklerinin(evet iki tanesinin) kırılmasını izleyerek sırf sedye içeri girebilsin diye Emre'yi uyarıyordu babacan tavırlarla polis bünyo. Aslında görev tamamlanmıştı. Geçen yılkı kadıköy tiyatrosunda Hüseyin Göçek de aynısını yapmıştı. Adam öldürmeye gidene dur demeyip sırtını sıvazlamıştı. Ancak başta dedik ya polis bünyo bu, hem orantılı güç kullanacak hem de arkadaşının intikamını alacaktı. 12nci dakikada Carlos'un ofsaytta olduğunu görememişlerdi delik kafa ve polis ikilisi ve Fenerbahçe 1-0 öne geçiyordu bu sayede. Bu arada geçen sürede Kazım'ın eli kolu rahat durmuyordu ve sürekli birilerini itiyordu. Fenerbahçe yine kadıköyde atak yapamadan golü buluyordu. Golden sonra maçta pek bi cacık olmuyorken Galatasaray bir köşe vuruşu kullandı Keita'yla. Ancak yardımcı hakemin kafasını delen fener taraftarı arasına gizlenmiş Galatasaraylı yine nişancılığını konuşturuyor ve Keita'nın gözüne şişe isabet ettiriyordu. Bu olayın ardından Keita psikopata bağlıyor, topu ve şişeyi alıp gözlemciyle muhabbete giriyordu. Polis bünyo da muhabbete kendisini dahil etmeyen Keita'ya maçın ilk sarı kartını gösteriyordu. Aradan yine pozisyonsuz sıkıcı dakikalar akarken ve Kazım'ın eli kolu rahat durmuyorken Frano sıkılıyor ve topu Alex'e atıp ardından gelen şutu kornere çeliyordu. Akabinde Fenerbahçe'nin kullandığı kornerde Lugano topu direğe nişanlıyor ve ilk yarının 1-0 bitmesini sağlıyordu.




15 dakikayı aşkın bir süreden sonra Galatasaray ikinci yarıya başlamak için sahaya çıktığında polis bünyo ve Fenerbahçe takımını görmeyince şaşırıyordu. Bir süre sahada oyalandıktan sonra polis bünyo ve Fenerbahçe takımı elele kolkola sahaya teşrif ettiler ve ikinci yarı başladı. 5-6 dakika sonra yine sıkılan Franco topu bu sefer Emre'ye attı. Ancak Emre şut çekmeyince afalladı biraz. Topu alan Alex Franco'nun yanından geçerken bilinmeyen bir nedenle yere düştü. Bizim polis de zaten Alex düşmeden çalmıştı düdüğünü ve skor 2-0 olmuştu. Tam bünyo'yu ne güzel de adalet sağlıyor diye överken Galatasaray durumu 2-1'e getirdi 55inci dakikada. Ardından Galatasaray gaza gelmişken Alex'inkine benzeyen ancak tek farkı Lugano'nun hafif bir diz darbesi olan bir pozisyonda top Kewell'dayken bünyo Nonda'nın kalleşlik yaptığını, kendini yere attığını ve ona sarı kart vermesi gerektiğini düşündü birden. Bu olay Galatasaray'ın biraz daha sindirilmesini sağlamıştı ve polis bünyo çok iyi gidiyordu. Ve Kazım'ın hala eli kolu rahat durmuyor, yine birilerini itiyordu. karşılıklı cılız ataklardan sonra 75inci dakikada Carlos Keita'yla yakalamaç oynamaya başladı. 15 saniye filan Keita'ya asılı kaldıktan sonra Keita takımı ve maçı satarak Carlos'a nefis bir sol aparkat koydu. Bünyo hemen olaya el koyarak Keita'yı kırmızı kartla cezalandırdı. Bu arada Fenerbahçe maçtaki tek sarı kartını gördü ve herifin teki Carlos'a alt dudağa yakın bir yerden öpücük verdi. Bu olaydan sonra sadece Fenerbahçe atak yapıyordu ve oyuna sonradan giren Guiza her zamanki Guiza'ydı. Ama 87nci dakikada Aydın bir anda Volkan'la karşı karşıya kaldı anlaşılmadık bir şekilde. Önünde iki seçeneği olan Aydın ya golü atacaktı ya da Keita'ya şişe atan adama topla vuracaktı. Hepimiz birincisini tercih edecek diye düşünürken Aydın ikincisini yaptı. Kalan dakikalarda Guiza'yla bir gol daha bulan Fenerbahçe maçı 3-1 kazanırken aradaki puan farkını da 5e çıkardı.

2 yorum:

granger17 dedi ki...

Galatasarayın 10 senedir neden kazanamadığını çok uzun ve açık bir şekilde taraflı olarak yazmışsıznız geçen sene hüseyin göçek be sene sizin deyiminizle polis bünyo suçlu 10 senedir hiç fenerbahçe haketmiyo hiçmi top oynamıyo siz bu zihniyeti değiştirmdikçe daha bi 10 sene beklersiniz geçen hafta trabzon maçından sonrada böyle bir yazı yazmanızı ve hakemlerden bahsetmenizi beklerdim ama maalesef hep kendi canınız yandımı şikayet ediyosunuz

sarkık libero dedi ki...

benim hatırladığım hakem ve dış etmenler yardımı olmadan kazandığı iki maç var fenerin. biri 2005 öteki de 2007. yoksa Alex'in sürekli kendini yere attığı, mondragon'a ses bombası atılan, fenerli oyuncuların sürekli rakibi sakatlamaya yönelik hareketlerinin hakemler tarafından uyarılmadığı maçlar görüyoruz. ve sadece bu maçlardan sonra tepki gösteriyoruz. fenerbahçenin kazanması, galatasarayın kaybetmesi sebep olmuyor yani tepki göstermemize.

Related Posts with Thumbnails