Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

2 Ağustos 2010 Pazartesi

Galatasaray Gelenekleri ve Adnan Polat!


Galatasaray'da başkan olmak kolay değildir. Gelenekleri olan köklü bir klüptür Galatasaray. Mekteb-i Sultani'de atılmıştır temeli ne de olsa...

Sonradan milyonlara mal olmuş bir klüp haline gelse de gelenekler hala aynen devam etmektedir. Neticede 600 yıllık kuruluş değil ki bu, 105 yıllık mazisi var sadece. 3 bilemedin 4 kuşak demek bu! Öyle geleneklerin değişmesi için yeterli bir süre değil. Dolayısıyla Galatasaray'da rahat rahat başkanlık yapacaksan liseli olacaksın kardeşim. İster beğen ister beğenme bu işler böyle! Olumlu ve olumsuz yanları vardır tabi bu durumun. Nitekim bir adam futboldan çok iyi anladığı halde liseli olmadığı için başkan olamıyor, olsa bile rahat hareket edemiyor.  Bu bir handikap. Fakat diğer taraftan da liseli bir adam klübü kendi çıkarları için kullanmaz. Mekteb-i Sultani geleneklerinden gelmiştir çünkü. Kendine isim yapmak için veya açık konuşmak gerekirse 'çalmak' için gelmez klübün başına. Şimdi kasetleri geriye saralım ve 1996-2001 yılları arasına dönelim...

Galatasaray'ın en başarılı döneminde kimdi başkan: Faruk Süren! Birçok kişinin hayal bile edemediği başarıları yakaladı takım onun döneminde. Doğru transfer hamleleri, teknik ekip-kadro istikrarı ve güven neticesinde sportif başarı tavan yaptı, eyvallah. Peki ne oldu sonra? Takım tarihindeki en büyük krizin içine girdi? Be kardeşim nereye gitti bunca gelir, bunca para? Jardel'in transferindeki milyon dolarlar nereye gitti? Serkan Aykut, Bülent Akın gibi isimlerde ne kadar para döndü, ne kadar para yendi? Bazılarının efsane dediği başkan Faruk Süren döneminde kaybolan bu paraların hesabını kimse hala vermedi! Turgay Şeren iki yıl boyunca yazdı "bu paraların hesabını verin" diye ve ondan başka kimse bu işin peşinden bu kadar koşmadı. Turgay Şeren'i tanıyanlar bilir, Galatasaray'a en bağlı ve dürüst insanlardan biridir. Fakat yeni yetme züppeler onu ancak "yok artık ebenin .mı" sözüyle tanırlar akıllarınca dalga geçerler. İşte o efsane adam iki sene sürekli yazdı hesabını verin diye; ama sallayan olmadı, unutuldu gitti. Paralar ne oldu, kim yedi bilemem. Bildiğim şey hiçbir liseli başkanın döneminde böylesine bir rezaletin yaşanmadığıdır. Hatırlatmakta fayda var Faruk Süren de liseli değil!

Şimdi kardeşim liselilere önyargı olarak böyle tepki göstermek doğru mu? "Klüp sizin mi ulan" minvalinde tepkiler ne derece doğru? Tamam liseli olmayıp klübe hizmet edecek, futboldan anlayan adamlar var tabi ki. Ama öbür yandan klübe hizmet edecek futboldan anlayan liseliler de var, üstelik onlardan ihanet eden de çıkmadı bugüne kadar.

Gelelim Özhan Canaydın'a. Rahmetli başkan klübün en kötü döneminde geldi takımın başına. E bu adam iyi adam tamam, ama ekonomiden anlamaz. Düzeltemedi bir türlü vaziyeti. Altı senede hiçbir katkı sağlayamadı klüp mali yapısına. Ama asla çalmadı, sportif olarak oldukça geriye gitsek de boynumuzu hiç bükmedik! Unutmayalım! Sonra ne oldu peki? Sene 2008 olunca klübü Adnan Polat'ın kucağına attı liseliler. Bu adam ekonomiden anlar diye düşündüler. Doğru Adnan Polat ekonomiden iyi anlar. Allah'ı var ekonomiyi çok düzeltti. Yeni stad, Riva, Store'ların düzenlenmesi derken, transferlerden bile para kazanmaya başladı klüp.  Aldığım duyumlara göre Adnan Polat'ın babasının bu başkanlık işine şiddetle karşı çıktığını biliyorum. Ama Polat'ın Galatasaray sevgisi ağır bastı ve başkanlığa geldi. Ancak ne yazık ki ekonomide yakaladığı başarıyı sportif anlamda yakalayamadı. Hal böyle olunca kural devreye girecek: Liseli değilsen kalamazsın! Eğer Faruk Süren gibi başarılı olabilseydi onun verdiği güvenceyle kuvvetlenir başkanlığa devam edebilirdi; ama olmadı. Yanından bile geçemedi başarıların ve misyonunu tamamladı. Bir dahaki kongreyi kazanma ihtimali yok artık! Sportif başarıyı yakalayamadığı gibi etrafındaki komisyoncuları da uzaklaştıramadı klüpten. Dediğim gibi liselilerin gelenekleri ve Galatasaray sevgileri önemlidir. Galatasaray'ı kendi çıkarları için kullananları sevmezler. Polat da bu çıkarcıları etrafından uzaklaştıramadığı için, arkasına sığınacağı bir başarısı da olmadığı için çekilmeye mahkümdür.

Biz de Adnan Polat'ı, klübü büyük maddi sıkıntıdan kurtaracak başkan olarak hatırlayacağız. Gönül isterdi ki sportif başarıları da olsun, efsane olsun; çünkü öyle bir kahramandı başkanlıktan önce. Başkan olarak da kahraman olsaydı keşke. Ama olmadı, artık olamaz da! Klübün başarılı günlerine dönebilmesi için liselilerin de desteğini alan bir başkanla yola devam edilmelidir artık. Neticede biz Türk olmayan takımları yenmek için kurulmuş bir klübüz, saçma sapan takımları acaba eleyebilecek miyiz diye düşünmek için kurulan bir klüp değiliz!

İşte sağdan soldan duyduklarım, okuduklarım ve yorumladıklarım sonucunda bu tespitler çıktı ortaya. Katılıp katılmamak mesele değil; önemli olan Galatasaray'ın başarısı için ne gerekir. Bu yöntem doğru mudur? Değilse neden değildir ve yerine ne yapılmalıdır?

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails